English    Türkçe    فارسی   

6
1479-1528

  • Oğul,ne kabul edilmeyi düşün, ne reddedilmeyi. Sen daima emri, nehyi gör, gözet.
  • Derken cezbe kuşu , birden bire çerden çöpten yapılmış yuvasından uçar, görünüverir. Onu gördün mü sabah oldu demektir, mumu o vakit söndür. 1480
  • Gözler , perdeleri delip hakikati görmeye başladı mı bu nur, onun nurudur artık. Bu nura sahip olan , dışa bakar, içi görür.
  • Zerrede ebedî varlık güneşini görür, katrada bütün denizi.
  • Yine sofi hikâyesi,sofiyle kadı
  • Sofi dedi ki: Kafaya yenen bir sille yüzünden körcesine baş vermeye gelmez.
  • Teslim hırkasını giyinmişim, bana sille yemek kolay gelir.
  • Düşmanını pek arık gördü, ben de düşmanca bir yumruk vursam. 1485
  • Kalay gibi eriyip akıverecek. Derken padişah kısas emredecek.
  • Zaten çadır harap, direk kırık, yıkılmaya bahane arıyor.
  • Bu ölü herif için kılıç altına gitmek, kısasa razı olmak yazıktır doğrusu, yazık dedi.
  • Onu dövemediğinden kadıya götürmeyi kurdu.
  • Çünkü kadı, Allahnın terazisidir. Kilesine şeytan hilesi giremez. 1490
  • O, hasetlerin, çekişlerin makasıdır. İki düşmanın savaşını, dedikodusunu keser.
  • Afsunu ,şeytanı şişeye hapseder. Kanunu, fitneleri yatıştırır.
  • Tamahkâr düşman teraziyi görünce serkeşliği bırakır, onun hükmüne uyar.
  • Fakat terazi olmazsa çok bile versen payına razı olmaz.
  • Kadı rahmettir, savaşı defeder, kıyametteki adalet denizinden bir katradır o. 1495
  • Karta, küçük ve ayağı kısa bile olsa denizin letafeti, ondan belli olur.
  • Gözündeki tozu temizledin mi bir katra’dan Dicle’yi görebilirsin.
  • Cüzüler küllerin haline tanıktır. Gün battıktan sonra batıda beliren kızıllık, güneşin varlığını bildirir.
  • Allah “Güneş battıktan sonra batıda beliren kızıllığa and olsun” dediği zaman Ahmed’in cismine yemin etmiştir.
  • Karınca, bir tanecik buğdayı görüp harmanı anlasaydı hiç o bir tane buğdayın üstüne titrer miydi? 1500
  • Sen yine sözüne gel, sofi sabırsız. Yediği sillenin cezasını acele istemekte.
  • Ey zulümler eden, nasıl oluyor da gönlün hoş, yaptığını çekmeyeceksin mi sanıyorsun da gafil oluyorsun?
  • Yoksa yaptıklarını unuttun mu ki gaflet, perdelerini indirdi?
  • Ardında düşmanların olmasaydı kâinat sana haset ederdi.
  • Fakat sende olan hukuk yüzünden hapistesin. Yaptığın isyanlar yüzünden azar azar özür dilemeye bak. 1505
  • Bak da ceza veren seni birden tutmasın. Ey dost, suyunu durult.
  • Sofi kendisine sille vuran adamın yanına gidip dâvacı gibi eteğine yapıştı.
  • Onu çeke çeke kadının yanına götürdü. Bu ters eşeği ya eşeğe bindir, halka göstererek ceza ver.
  • Yahut da döverek cezalandır. Artık hangisini münasip görürsen onu yap.
  • Senin verdiğin cezadan ölse bile ölür gider, soran bile olmaz. 1510
  • Kadının şer’an vurduğu sopayla birisi ölürse kadı, onu ödemez. Çünkü şeriat’in emri oyuncak değildir.
  • O, Allah vekilidir, Allah adaletinin gölgesidir. Her hak sahibiyle cezaya müstahak olanın aynasıdır o.
  • O, mazlumun hakkını hak etmek için ceza verir, kendi ırzı için kızgınlığından yahut da bir şey kazanmak için değil.
  • Onun cezası, Allah içindir, kıyamet günü içindir. Bu ceza da bir hata olsa bile ona diyet lâzım gelmez.
  • Çünkü birisini kendisi için döven borçludur. Allah için döven her şeyden emindir. 1515
  • Baba oğlunu dövse de oğlu ölse kan diyetini vermesi lâzımdır.
  • Çünkü onu, kendi işi için dövmüştür. Oğlun, babaya hizmeti vaciptir.
  • Fakat çocuğu öğretmeni dövse de çocuk, bu dayaktan ölse korkma, öğretmene hiçbir şey olmaz.
  • Çünkü öğretmen Allah vekilidir, emindir. Her eminin hakkındaki hükümde böyledir.
  • Talebenin öğretmene hizmeti farz değildir. Bu yüzden de üstat ona kendisi için bir ceza vermez. 1520
  • Baba döverse kendi hizmeti için döver, bundan dolayı,kan pahasından kurtulamaz.
  • Ey Zülfikar, kendi varlığının, benliğinin başını kes. Kendinden geç, derviş gibi yok ol.
  • Kendinden geçtin, varlığını bıraktın mı, ne yaparsan Allah yapar. “Sen atmadın, Allah attı” hükmüne girersin, eminsin.
  • O diyet Allahyadır, emin olan adama değil. Bu, “Fıkıh” ta uzun uzadıya ve etraflıca anlatılmıştır.
  • Her dükkânın ayrı bir sanatı, ayrı bir kârı vardır. Mesnevide yokluk dükkânıdır oğul. 1525
  • Kunduracı dükkânında güzel deriler bulunur. Herhangi bir tahta parçası görürse bil ki kundura kalıbıdır.
  • Kumaş satanlarda kumaşlar, ipekliler bulunur, demir olsa olsa arşın olarak vardır.
  • Mesnevimiz vahdet dükkânıdır. Orada birden başka ne görürsen puttur.