English    Türkçe    فارسی   

6
1497-1546

  • Gözündeki tozu temizledin mi bir katra’dan Dicle’yi görebilirsin.
  • Cüzüler küllerin haline tanıktır. Gün battıktan sonra batıda beliren kızıllık, güneşin varlığını bildirir.
  • Allah “Güneş battıktan sonra batıda beliren kızıllığa and olsun” dediği zaman Ahmed’in cismine yemin etmiştir.
  • Karınca, bir tanecik buğdayı görüp harmanı anlasaydı hiç o bir tane buğdayın üstüne titrer miydi? 1500
  • Sen yine sözüne gel, sofi sabırsız. Yediği sillenin cezasını acele istemekte.
  • Ey zulümler eden, nasıl oluyor da gönlün hoş, yaptığını çekmeyeceksin mi sanıyorsun da gafil oluyorsun?
  • Yoksa yaptıklarını unuttun mu ki gaflet, perdelerini indirdi?
  • Ardında düşmanların olmasaydı kâinat sana haset ederdi.
  • Fakat sende olan hukuk yüzünden hapistesin. Yaptığın isyanlar yüzünden azar azar özür dilemeye bak. 1505
  • Bak da ceza veren seni birden tutmasın. Ey dost, suyunu durult.
  • Sofi kendisine sille vuran adamın yanına gidip dâvacı gibi eteğine yapıştı.
  • Onu çeke çeke kadının yanına götürdü. Bu ters eşeği ya eşeğe bindir, halka göstererek ceza ver.
  • Yahut da döverek cezalandır. Artık hangisini münasip görürsen onu yap.
  • Senin verdiğin cezadan ölse bile ölür gider, soran bile olmaz. 1510
  • Kadının şer’an vurduğu sopayla birisi ölürse kadı, onu ödemez. Çünkü şeriat’in emri oyuncak değildir.
  • O, Allah vekilidir, Allah adaletinin gölgesidir. Her hak sahibiyle cezaya müstahak olanın aynasıdır o.
  • O, mazlumun hakkını hak etmek için ceza verir, kendi ırzı için kızgınlığından yahut da bir şey kazanmak için değil.
  • Onun cezası, Allah içindir, kıyamet günü içindir. Bu ceza da bir hata olsa bile ona diyet lâzım gelmez.
  • Çünkü birisini kendisi için döven borçludur. Allah için döven her şeyden emindir. 1515
  • Baba oğlunu dövse de oğlu ölse kan diyetini vermesi lâzımdır.
  • Çünkü onu, kendi işi için dövmüştür. Oğlun, babaya hizmeti vaciptir.
  • Fakat çocuğu öğretmeni dövse de çocuk, bu dayaktan ölse korkma, öğretmene hiçbir şey olmaz.
  • Çünkü öğretmen Allah vekilidir, emindir. Her eminin hakkındaki hükümde böyledir.
  • Talebenin öğretmene hizmeti farz değildir. Bu yüzden de üstat ona kendisi için bir ceza vermez. 1520
  • Baba döverse kendi hizmeti için döver, bundan dolayı,kan pahasından kurtulamaz.
  • Ey Zülfikar, kendi varlığının, benliğinin başını kes. Kendinden geç, derviş gibi yok ol.
  • Kendinden geçtin, varlığını bıraktın mı, ne yaparsan Allah yapar. “Sen atmadın, Allah attı” hükmüne girersin, eminsin.
  • O diyet Allahyadır, emin olan adama değil. Bu, “Fıkıh” ta uzun uzadıya ve etraflıca anlatılmıştır.
  • Her dükkânın ayrı bir sanatı, ayrı bir kârı vardır. Mesnevide yokluk dükkânıdır oğul. 1525
  • Kunduracı dükkânında güzel deriler bulunur. Herhangi bir tahta parçası görürse bil ki kundura kalıbıdır.
  • Kumaş satanlarda kumaşlar, ipekliler bulunur, demir olsa olsa arşın olarak vardır.
  • Mesnevimiz vahdet dükkânıdır. Orada birden başka ne görürsen puttur.
  • Halkı tuzağa düşürmek için putu övmeyi “Onlar ak ve yüce kuşlardır” sözü gibi say.
  • Peygamber, onu “Vennecmi” suresinde okudu ama o söz, surede bir âyet değildi, sınama için söylenmiş bir sözdü. 1530
  • Sonunda bütün kâfirler de secde ettiler. Bu, bir sırdı, bu suretle onlar da yere baş koydular.
  • Bundan sonra anlaşılması güç, karışık bir söz vardır. Sen, Süleyman’la bulun, şeytanlara karışma.
  • Yine sofi ile kadı hikâyesine gel, o zayıf ve perişan, fakat zalim adamın hikâyesini anlat.
  • Kadı dedi ki: Oğul, önce tavanı durdur da ondan sonra ona hayır, şer bir resim yapayım.
  • Vuran nerede? Vurduğu yer neresi? Yahu, bu, hastalıkla bir hayal olmuş! 1535
  • Şeriat,dirilerle zenginler içindir. Hiç mezardaki ölülere şeriat hükümleri tatbik edilebilir mi?
  • Yoklukla kendilerinden geçmiş olanlar, o ölülerden yüz kat daha ölüdür.
  • Ölü, bir kere ölmüş, bu âlemden geçip gitmiştir. Halbuki sofiler, yüz taraftan ölmüşlerdir.
  • Ölüm, bir kere öldürülmedir. Halbuki bu, üç yüz ölümdür, her birine de sayısız diyet vardır.
  • Allah, bunları defalarla öldürmüştür ama diyetleri için de ambarlar dökmüştür. 1540
  • Bunların her biri hakikat âleminde Circis’e benzerler. Altmış kere öldürülmüşler, altmış kere dirilmişlerdir.
  • Bu çeşit adam, ihsan sahibi kılıcın zevkiyle öldürülmüştür; fakat bir kere daha vur diye yanar, sızlanır durur.
  • Vallahi şehit olan, o canlar bağışlayan varlığın aşkıyla ikinci defa öldürülmeye öyle bir âşıktır ki!
  • Kadı dedi ki: Ben dirilere hükmederim, mezarlıkta yatan ölülere değil.
  • Bu, görünüşte mezarda alçalmış, ölü değil ama mezarlar onun varlığında gizli. 1545
  • Mezarda ölüyü çok gördün, bir de ölüde mezarı gör ey kör adam.