Türk, o gece kızgınlığından uyuyamadı. Hırsızın hayali ile savaşıp durmaktaydı.
ترک را آن شب نبرد از غصه خواب ** با خیال دزد میکرد او حراب
Sabah çağı bir atlas kumaşı koltukladı, çarşıya o hilebazın dükkânına gitti.
بامدادان اطلسی زد در بغل ** شد به بازار و دکان آن دغل
Terziye selâm verdi. Usta hemen yerinden kalkıp selâmını aldı, merhaba hoş geldin dedi.
پس سلامش کرد گرم و اوستاد ** جست از جا لب به ترحیبش گشاد
Türk’e haddinden fazla saygı gösterdi, hal ve hatır sordu, kendisini sevdirdi.
گرم پرسیدش ز حد ترک بیش ** تا فکند اندر دل او مهر خویش
Türk, ondan bu bülbül gibi çilemeyi görünce o İstanbul atlasını terzinin önüne attı.1685
چون بدید از وی نوای بلبلی ** پیشش افکند اطلس استنبلی
Bana, dedi, bundan savaş için bir kaftan biç. Belinden aşağısı bol olsun yukarısı dar.
که ببر این را قبای روز جنگ ** زیر نافم واسع و بالاش تنگ
Belden yukarısı dar olsun da güzel dursun, beni bezesin. Fakat aşağı tarafı bol olmalı ki savaşta ayağıma dolaşmasın.
تنگ بالا بهر جسمآرای را ** زیر واسع تا نگیرد پای را
Terzi, sevimli müşterim, sana yüzlerce hizmette bulunayım deyip elini gözünün üstüne koydu, baş üstüne dedi.
گفت صد خدمت کنم ای ذو وداد ** در قبولش دست بر دیده نهاد
Kumaşı önce bir ölçtü, ne kadardan çıkacak onu anladı, sonra Türkü lâfa tuttu.
پس بپیمود و بدید او روی کار ** بعد از آن بگشاد لب را در فشار
Başka beylerin hikâyelerini söylemeye, onların lûtuf ve ihsanları övmeye koyuldu.1690
از حکایتهای میران دگر ** وز کرمها و عطاء آن نفر
Nekeslerden, onların aşağılık huylarından bahsetti. Güldürmek için tuhaf tuhaf sözler söyledi.
وز بخیلان و ز تحشیراتشان ** از برای خنده هم داد او نشان
Ateş gibi makasını çıkardı, kumaşı kesmeye başladı. Ağzıysa masallarla afsunlarla doluydu.
همچو آتش کرد مقراضی برون ** میبرید و لب پر افسانه و فسون
Terzinin güldürecek şeyler söylemesi,Türk’ün kahkahalarla gülmesi ve küçücük, daracık gözlerinin kapanması,terzinin de bu suretle kumaşı çalmaya fırsat bulması
مضاحک گفتن درزی و ترک را از قوت خنده بسته شدن دو چشم تنگ او و فرصت یافتن درزی
Türk, hikâyelere gülmeye başladı. Daracık gözü tamamı ile örtüldü.
ترک خندیدن گرفت از داستان ** چشم تنگش گشت بسته آن زمان
Terzi, kumaştan bir parça çalıp oyluğunun altına gizledi. Allah’dan başka kimsecikler görmedi.
پارهای دزدید و کردش زیر ران ** از جز حق از همه احیا نهان
Allah, her şeyi görür ama huyu, örtmektir. Fakat haddini aştın mı açan da odur ha!1695
حق همیدید آن ولی ستارخوست ** لیک چون از حد بری غماز اوست
Türk, onun masallarının lezzetinden giriştiği bahsi tamamen unuttu.
ترک را از لذت افسانهاش ** رفت از دل دعوی پیشانهاش
Atlas neymiş, bahis neymiş, rehin ne? Türk, o terzi beyinin lâtifesine kapıldı gitti, âdeta sarhoş oldu, kendinden geçti.
اطلس چه دعوی چه رهن چه ** ترک سرمستست در لاغ اچی
Allah için olsun, lâtifelerin canıma gıda oldu, gülünecek bir şey daha söyle diye yalvardı.
لابه کردش ترک کز بهر خدا ** لاغ میگو که مرا شد مغتذا
O hain gülünecek bir şey daha söyledi. Türk kahkahasından sırt üstü yere yıkıldı.
گفت لاغی خندمینی آن دغا ** که فتاد از قهقهه او بر قفا
Gafil Türk, gülüp dururken terzi kumaştan bir parça daha çalıp gömleğinin yakasından koynuna soktu.1700
پارهای اطلس سبک بر نیفه زد ** ترک غافل خوش مضاحک میمزد
Hıta’lı Türk, üçüncü defa, Allah aşkına gülünç bir şey daha söyle dedi.
همچنین بار سوم ترک خطا ** گفت لاغی گوی از بهر خدا
Terzi, ikinci lâtifesinden daha gülünç bir şey söyledi, Türkü tamamı ile avladı.
گفت لاغی خندمینتر زان دو بار ** کرد او این ترک را کلی شکار
Gözü kapanmış, aklı gitmiş şaşırmış kalmış, bahse giriştiği halde kahkahayla sarhoş olmuştu.
چشم بسته عقل جسته مولهه ** مست ترک مدعی از قهقهه
Bu sırada Türkün gülmesinden meydanı boş bulup kumaştan bir parça daha çaldı.
پس سوم بار از قبا دزدید شاخ ** که ز خندهش یافت میدان فراخ
Hıta’lı Türk, ustadan dördüncü defa olarak yine gülünç bir şey isteyince,1705
چون چهارم بار آن ترک خطا ** لاغ از آن استا همیکرد اقتضا
Herif rahme geldi, hilesini,düzenini başkalarına yapmaya niyetlenip,
رحم آمد بر وی آن استاد را ** کرد در باقی فن و بیداد را
Amma da gülünecek şeye harîs ha dedi, zararından, ziyanından haberi bile yok.
گفت مولع گشت این مفتون درین ** بیخبر کین چه خسارست و غبین
Türk, ustayı öperek; Allah aşkına bir hikâye daha söyle diye yalvarıyordu.
بوسهافشان کرد بر استاد او ** که بمن بهر خدا افسانه گو
Ey masal, hikâye olmuş, varlıktan geçmiş adam, masalı ne zamana kadar deneyeceksin?
ای فسانه گشته و محو از وجود ** چند افسانه بخواهی آزمود
Senden daha ziyade gülünecek masal yok. Yıkık kabrinin başına git de bir güzelce dur.1710
خندمینتر از تو هیچ افسانه نیست ** بر لب گور خراب خویش ایست
Ey bilgisizlik ve şüphe mezarına düşmüş kişi, feleğin lâtifesini, masalını niceye bir arayacaksın?
ای فرو رفته به گور جهل و شک ** چند جویی لاغ و دستان فلک
Ne vaktedek şu cihanın işvesini tadacaksın? Ne aklın düzenin de kaldı, ne canın.
تا بکی نوشی تو عشوهی این جهان ** که نه عقلت ماند بر قانون نه جان
Hor ve zalim bir arkadaş olan şu felek, senin gibi yüz binlerce kişinin yüz suyunu döktü.
لاغ این چرخ ندیم کرد و مرد ** آب روی صد هزاران چون تو برد
Herkesin terzisi olan felek, yüz yaşındaki ham bebeklerin elbiselerini yırtar, diker!
میدرد میدوزد این درزی عام ** جامهی صدسالگان طفل خام
Lâtifesi, bahçelere bir letafet verir ama kış gelince verdiğin şeylerin hepsini yele verir!1715
لاغ او گر باغها را داد داد ** چون دی آمد داده را بر باد داد
Halbuki ihtiyar oğlancıklar, ihtiyaçları yüzünden onun kutlu, kutsuz devriyle alay etmek, eğlenmek için önüne oturmuşlardır!
پیرهطفلان شسته پیشش بهر کد ** تا به سعد و نحس او لاغی کند
Terzinin,kendine gel,sus,yoksa bir gülünecek şey daha söylersem kaftanın dar gelir demesi.
گفتن درزی ترک را هی خاموش کی اگر مضاحک دگر گویم قبات تنگ آید
Terzi dedi ki: A hadım ağası, vazgeç. Bir lâtife daha söylersem vay haline.
گفت درزی ای طواشی بر گذر ** وای بر تو گر کنم لاغی دگر
Sonra kaftanın dapdaracık olur. Hiç kimse kendi kendine böyle iş işler mi?
پس قبایت تنگ آید باز پس ** این کند با خویشتن خود هیچ کس
Gülüyorsun ama gülmenin yeri mi?Eğer bilseydin güleceğin yerde kan ağlardın.
خندهی چه رمزی ار دانستیی ** تو به جای خنده خون بگرستیی
İşsizlerle masal arayanlar, o Türk’e benzerler, gaddar ve aldatıcı âlem de o terziye benzer. Şehvetler ve kadınlar,bu dünyanın gülünç şey söylemesidir .Ömür, ebedilik kaftanı ve takva elbisesi dikilmek üzere o terzinin önüne verilmiş atlas kumaştır.
بیان آنک بیکاران و افسانهجویان مثل آن ترکاند و عالم غرار غدار همچو آن درزی و شهوات و زبان مضاحک گفتن این دنیاست و عمر همچون آن اطلس پیش این درزی جهت قبای بقا و لباس تقوی ساختن
Ömrünün atlasını, ay makasıyla gurur terzisi kesip parça parça ediyor.1720
اطلس عمرت به مقراض شهور ** برد پارهپاره خیاط غرور
Sense yıldızım, hep beni güldürseydi, hep kutlu olsaydı der, bunu istersin.
تو تمنا میبری که اختر مدام ** لاغ کردی سعد بودی بر دوام
Onun terbilerine pek kızar, cilvesinden, kininden, aletlerinden hiddetlenirsin.
سخت میتولی ز تربیعات او ** وز دلال و کینه و آفات او