Halil’e kumu un yapar, Davut’a dağı enis kılar.2285
آرد سازد ریگ را بهر خلیل ** کو با داود گردد هم رسیل
O karanlık bulutların altındaki dağ, olanca vahşetiyle beraber ağız açar, zir ve bem perdelerinden çenk çalar.
کوه با وحشت در آن ابر ظلم ** بر گشاید بانگ چنگ و زیر و بم
Ey halktan nefret eden Davut, kalk. Onları terk ettin, yerine bizi dinle, beraber çalalım der.
خیز ای داود از خلقان نفیر ** ترک آن کردی عوض از ما بگیر
O define isteyen yoksulun bir çok araştırmadan sonra âciz kalıp ey her şeyi meydana çıkaran, sen bu gizli sırrı meydana çıkar diye ulu Tanrı’ya yalvarması
انابت آن طالب گنج به حق تعالی بعد از طلب بسیار و عجز و اضطرار کی ای ولی الاظهار تو کن این پنهان را آشکار
O derviş dedi ki: Ey sırları bilen, bu define için ömrümü zây ettim.
گفت آن درویش ای دانای راز ** از پی این گنج کردم یاوهتاز
Hırs şeytanı, acele ettirdi, bana. Ne yavaşlığım kaldı, ne tedbirim, ne ihtiyatım.
دیو حرص و آز و مستعجل تگی ** نی تانی جست و نی آهستگی
Tencereden bir lokma bile yemedim. Yalnız avucum siyahlandı, ağzım yandı.2290
من ز دیگی لقمهای نندوختم ** کف سیه کردم دهان را سوختم
Bunu iyice bilmiyorum, bari bu düğümü bağlayana müracaat ederek çözeyim demedim.
خود نگفتم چون درین ناموقنم ** زان گرهزن این گره را حل کنم
Tanrı’nın sözünü de Tanrı sözü ile tefsire kalkış. Kendine gel de zannına uyup hezeyan etme a pek yüzlü!
قول حق را هم ز حق تفسیر جو ** هین مگو ژاژ از گمان ای سخترو
Düğümü kim bağladıysa o çözer. Bu nükteleri, bu sırları, yine söyleyen açar.
آن گره کو زد همو بگشایدش ** مهره کو انداخت او بربایدش
Sana o çeşit söz, kolay anlaşılır gibi gelir ama Tanrı remizleri kolay anlaşılır mı hiç?
گرچه آسانت نمود آن سان سخن ** کی بود آسان رموز من لدن
Adam yarabbi dedi, bu işten tövbe ettim. Kapıyı sen kapadın, yine sen aç!2295
گفت یا رب توبه کردم زین شتاب ** چون تو در بستی تو کن هم فتح باب
Duada da bir hünerim yokmuş, yine başımı hırkaya çekiyor, sana yalvarıyorum.
بر سر خرقه شدن بار دگر ** در دعا کردن بدم هم بیهنر
Hüner nerede, ben neredeyim, doğru bir gönül nerede? Bunların hepside senin aksin, hepsi de sensin.
کو هنر کو من کجا دل مستوی ** این همه عکس توست و خود توی
Her gece rüyada bir tedbire girişmede, bir fikre düşmedeyim. Suda gark olan gemiye döndüm.
هر شبی تدبیر و فرهنگم به خواب ** همچو کشتی غرقه میگردد ز آب
Ne ben kalıyorum, ne hünerim kalıyor. Beden de bir leş gibi bihaber olarak bir tarafa düşüyor.
خود نه من میمانم و نه آن هنر ** تن چو مرداری فتاده بیخبر
O yüce padişah, seher çağına kadar her gece “ Rabbiniz değil miyim?” diye sormada. “Evet” diye cevap vermede.2300
تا سحر جمله شب آن شاه علی ** خود همیگوید الستی و بلی
Nerede “Evet, Rabbimizsin” diyen? Hepsini de uyku seli aldı götürdü. Yahut da bir timsah, hepsini paraladı, yedi.
کو بلیگو جمله را سیلاب برد ** یا نهنگی خورد کل را کرد و مرد
Sabah çağı, karanlıklar kınından parlak kılıcını çekip de,
صبحدم چون تیغ گوهردار خود ** از نیام ظلمت شب بر کند
Doğu güneşi, geceyi dürünce bu timsah da yediklerini kusar.
آفتاب شرق شب را طی کند ** از نهنگ آن خوردهها را قی کند
Yunus gibi o timsahın midesinden kurtulur, koku ve renk âlemine yayılırız.
رسته چون یونس ز معدهی آن نهنگ ** منتشر گردیم اندر بو و رنگ
Halk, Yunus gibi Tanrıyı tesbih etti, o karanlıklar âleminde o yüzden rahat kaldı.2305
خلق چون یونس مسبح آمدند ** کاندر آن ظلمات پر راحت شدند
Her biri seher vakti, gece balığının karnından çıkınca der ki:
هر یکی گوید به هنگام سحر ** چون ز بطن حوت شب آید به در
Yarabbi, ey kerem sahibi, o korkunç geceye rahmet definesini gömmüş, ona bunca tat vermişsin.
کای کریمی که در آن لیل وحش ** گنج رحمت بنهی و چندین چشش
O üstü pul pul, yol yol olan ve bir timsaha benzeyen gece, gözlerimizi, kulaklarımızı kuvvetlendiriyor, bedenimiz rahatlaşıyor.
چشم تیز و گوش تازه تن سبک ** از شب همچون نهنگ ذوالحبک
Bundan böyle senin gibi birisi, bizimle beraber olduktan sonra bize korkunç görünen şeylerden kaçmayız.
از مقامات وحشرو زین سپس ** هیچ نگریزیم ما با چون تو کس
Musa, onu ateş gördü ama nurdu. Biz geceyi bir zenci gibi gördük, halbuki o huridir.2310
موسی آن را نار دید و نور بود ** زنگیی دیدیم شب را حور بود
Bundan böyle denizi, çerçöpün örtmemesi için senden bir göz isteyelim.
بعد ازین ما دیده خواهیم از تو بس ** تا نپوشد بحر را خاشاک و خس
Büyüklerin gözleri açıldı da ellerini çırpmaya, oynamaya başladılar. Ama bu elle, bu ayakla değil.
ساحران را چشم چون رست از عمی ** کفزنان بودند بیاین دست و پا
Halkın gözünü, ancak sebepler bağlar. Sebepten korkup titreyen, eshaptan değildir.
چشمبند خلق جز اسباب نیست ** هر که لرزد بر سبب ز اصحاب نیست
Fakat bizim eshabımız; hakikat ehlidir. Tanrı, onlara kapı açmış, onları odanın baş köşesine geçirmiştir.
لیک حق اصحابنا اصحاب را ** در گشاد و برد تا صدر سرا
Tanrı eline nispetle müstahak olan da Tanrı azatlısıdır, bağdan kurtulmuştur, müstahak olmayan da.2315
با کفش نامستحق و مستحق ** معتقان رحمتاند از بند رق
Yokluk âlemindeyken hak mı kazanmıştık da bu cana ulaştık, bu bilgiyi elde ettik?
در عدم ما مستحقان کی بدیم ** که برین جان و برین دانش زدیم
Ey her ağyarı yar eden, ey dikene gül libası ihsan eyleyen!
ای بکرده یار هر اغیار را ** وی بداده خلعت گل خار را
Toprağımızı ikinci defa olarak yine süz de hiçbir şey olmayanı yine bir şey haline getir!
خاک ما را ثانیا پالیز کن ** هیچ نی را بار دیگر چیز کن
Bu duayı da önce sen emrettin, yoksa bir toprak parçasında sana dua etmeye kudret mi olurdu?
این دعا تو امر کردی ز ابتدا ** ورنه خاکی را چه زهرهی این بدی
Ey hikmetine hayran olduğumun Tanrısı, mademki dua etmemizi emrettin, bu emrettiğin duayı sen kabul et.2320
چون دعامان امر کردی ای عجاب ** این دعای خویش را کن مستجاب
Geceleyin anlayış ve duygular gemisi kırılır. Ne bir ümit kalır, ne korku, ne yeis.
شب شکسته کشتی فهم و حواس ** نه امیدی مانده نه خوف و نه یاس
Tanrım, beni rahmet denizine daldırır, bakalım, ne hünerle doldurup geri gönderecek?
برده در دریای رحمت ایزدم ** تا ز چه فن پر کند بفرستدم
Birisini ululuk nuru ile doldurur, öbürünü vehimlerle, hayallerle.
آن یکی را کرده پر نور جلال ** وآن دگر را کرده پر وهم و خیال
Kendimde bir rey, bir tedbir olsaydı her yaptığım, her giriştiğim iş, kendi hükmümce olurdu.
گر بخویشم هیچ رای و فن بدی ** رای و تدبیرم به حکم من بدی