English    Türkçe    فارسی   

6
2430-2479

  • O güneşin nuru ile üç gölge de mahvoldu. Ondan sonra o nurdan bir kapı açıldı. 2430
  • O nurun içinden bir başka nur göründü. O ikinci nur, çabucak yüceldi.
  • Ben de, Musa’da, Tur dağı da... Üçümüzde o nurun doğmasıyla kaybolduk.
  • Ondan sonra gördüm, Tanrı nuru, ona üfürünce dağ üçe ayrıldı.
  • Heybet sıfatı ona tecelli edince parçalar, birbirinden ayrıldı, her bir parçası bir tarafa gitti.
  • Bir parçası denize doğru gitti. Zehir gibi acı olan deniz suyu, bu yüzden tatlılaştı. 2435
  • İkinci parçası yere geçti, yerden tatlı sular, deva çeşmeleri kaynadı.
  • Tertemiz vahyin kutluluğundan o sular, bütün hastalara şifa kesildi.
  • Öbür parçası da derhal uçup da Kâbe’nin yanına gitti, Arafat dağı oldu.
  • Sonra tekrar o sesten kendime geldim, bir de gördüm ki Tur yerindeydi, ne eksiği vardı, ne fazlalığı.
  • Fakat Musa’nın ayağı altında buz gibi eriyordu. Ne çukuru kaldı ne tepesi. 2440
  • Heybetten yerle bir oldu, tepesi de o heybetle eteğiyle birleşti.
  • Derken yine kendime geldim, gördüm ki Tur’la Musa, eskisi gidi durmakta.
  • Yalnız dağın eteğindeki çölde yüzleri Musa’ya benzeyen bir alay halk var.
  • Onun gibi onların ellerinde de birer asâ var, hırkası, tıpkı onların hırkasına benziyor. Hepside eteğini çemremiş kendi turuna gitmekte.
  • Hepsi ellerini duaya kaldırmış, “Rabbim bana görün” demeye koyulmuş. 2445
  • Sonra yine o dalgınlıktan kendime geldim, her birinin sureti bana başka türlü göründü.
  • Hepsi de Tanrı âşığı peygamberdi bunların. Bu suretle bana peygamberlerin birliği anlatılmış oldu.
  • Bu sırada yine o ulu melekleri gördüm. Kardan meydana gelmişti bunlar.
  • Bunlardan başka yardım dileyen bir halka melek daha vardı ki onlarda ateşten yaratılmışlardı.
  • O çıfıt böyle söyleyip duruyordu. Nice Yahudi vardır ki sonu iyi olur. 2450
  • Hiçbir kâfiri hor görmeyin. Müslüman olarak ölebilir olur ya.
  • Ömrünün sonundan ne haberin var ki ondan tamamı ile yüzünü çeviriyorsun.
  • Ondan sonra Hıristiyan söze geldi. Dedi ki: Rüyada Mesih göründü..
  • Onunla dördüncü kat göğe âlemin güneşinin bulunduğu durağa çıktım.
  • Gök kalelerinin şaşılacak şeylerini gördüm. Bu âlemdeki alâmetlere hiç benzemiyorlardı. 2455
  • Oğulların gökçeği, herkes bilir ki gökyüzünün hüneri, elbette yeryüzünden üstündür.
  • Öküz, deve ve koç, yolda bir deste ot buldular. Her biri ben yiyeceğim dedi.
  • Bir deve, bir öküz ve bir koç, yolda giderlerken bir bağ ot buldular.
  • Koç dedi ki: Bunu paylaşırsak hiç birimiz doymayacağız.
  • Fakat kimin ömrü daha artıksa bu otu o yesin.
  • Yaşlılara hürmet Mustafa’nın sünnetlerindendir çünkü. 2460
  • Aşağılık kişilerin hükmettiği bu devirde ise halk, yaşlıları iki yerde öne geçirirler.
  • Ya ateş gibi sıcak yemeğe buyur derler, yahut bakımsızlıktan yıkılacak dereceye gelen köprüde ileri sürerler.
  • Aşağılık kişiler kötü bir maksatları olmadıkça bir şeyhi, bir büyüğü, bir kılavuzu ağırlamazlar.
  • Onların hayırları budur, artık kötülüklerini var sen kıyas et.
  • Örnek
  • Bir padişah camiye gidiyordu. Yaverleri, sopalı memurları, halkı dövmedeydi. 2465
  • Sopalı damlar, birinin başını yarıyor, öbürünün gömleğini yırtıyor, padişaha yol açıyorlardı.
  • O arada bir yoksul da yasakçılardan suçsuz olarak on sopa yedi.
  • Kanlar içinde kaldı. Padişaha yüz dönüp dedi ki: Şu apaçık zulme bak, gizlisini ne soruyorsun?
  • Camiye gidiyorsun gûya. Hayrın buysa şerrin ve kötülüğün nedir ey azgın?
  • Bir pîr, aşağılık bir adamdan bir tek selâm işitmez ki nihayet ondan bir hayli derde uğramasın. 2470
  • Böyle bir kötü kişinin veliye musallat olmasındansa kurdun musallat olması daha iyidir.
  • Kurt, çok zâlimdir ama hiç olmazsa hilesi, düzeni yoktur.
  • Hilesi, aklı fikri olsa hiç tuzağa düşer mi? Hile insandadır tamamı ile.
  • Koç, öküzle deveye arkadaşlar dedi, mademki böyle bir ota rastladık.
  • Hadi bakalım her biriniz ömrünüzün başlangıcını söyleyin. Kim daha yaşlı anlaşılsın,öbürleri de sussun. 2475
  • Benim vücuda gelişim, İsmail’in koçu ile başlar. O vakitten beri varım ben.
  • Öküz, ben dedi, Âdem peygamber, bir öküzle çift sürüyordu ya, işte o vakit küçücüktüm.
  • Halkın atası Âdem’in yeryüzünde çift sürdüğü öküzle eşim ben.
  • Deve, öküzle koçtan bu sözleri duyunca çok şaşırdı. Başını indirip otu aldı.