English    Türkçe    فارسی   

6
2576-2625

  • Parlak ve açık doğru söz, gönle rahatlık verir. Gönül, yalan sözle yatışmaz.
  • Yalan, çerçöpe benzer, gönül de ağza. Çöp ağızda gizlenmez.
  • Ağızda çöp oldu mu dil dolanır durur, nihayet onu ağızdan atar.
  • Hele göze bir çöp girerse göz yaşarır, kapanıp açılmaya başlar.
  • Biz, bu çöpü, ağzımıza, gözümüze girmeden ayağımızın altında ezelim” dedi. 2580
  • Delkak padişahım yavaş ol dedi. Yavaşlık ve yarlıgama yüzünü pek yırtma.
  • Beni azaba sokmak için neden bu kadar acele ediyorsun? Senin elindeyim, kuş değilim ki, uçayım.
  • Tanrı için verilen cezada acele etmek doğru değildir.
  • Fakat kendi kızgınlığından, kendi gelip geçici heva ve hevesinden verilen cezada acele edilir. Adam, kendini bir an önce razı etmeye bakar.
  • Kaza ve kadere razı olursa kızgınlığı yatışır. Öç almadan geçer, o zevkten mahrum kalır. Bundan korkar işte. 2585
  • Yalancı şehvet, yemeye atılır, onun lezzetini, zevkini kaybedivereceğinden korkar ki bu zaten derttir.
  • İştah varsa acele etmemek, yenen şeyin iyice sinmesi için ağır ağır yemek daha doğrudur.
  • Sen, benim belâmı defetmek, gördüğün gediği tıkamak istiyorsun.
  • O gedikten bir felâket gelmesin diyorsun ama kaza ve kaderin o gedikten başka daha nice gedikleri, nice delikleri var.
  • Belâyı def etmenin çaresi, sitem etmek değildir. buna çare ihsandır, aftır keremdir. 2590
  • Peygamber “sadaka belâyı defeder” dedi. Ey yiğit hastalığını sadakayla tedavi et.
  • Sadaka, yoksulu yakmak, hilim gözleyen gözü kör etmek değildir.
  • Padişah dedi ki: Hayır, yerinde yapılırsa iyidir. Yerinde bir hayırda bulunursan bu, doğru bir harekettir.
  • Ruh, yerine şah sürmek işi harap etmektir. Şah yerine atı sürmek de bilgisizliktir.
  • Şeriatta ihsan da var ceza da. Padişah, baş köşeye geçer; at ahıra bağlanır. 2595
  • Adalet nedir? Bir şeyi lâyık olduğu yere koymak. Zulüm nedir? Lâyık olmadığı yere koymak.
  • Tanrı’nın yarattığı bir şey abes değildir. Kızgınlık, hilim, öğüt, hile... hepsi doğrudur.
  • Bunların hiç biri mutlak olarak hayır değildir. aynı zamanda mutlak olarak şer de değildir.
  • Her birinin yerinde faydası vardır, yerinde de zararı. Onun için bilgi vaciptir, faydalıdır.
  • Yoksula yapılan öyle cezalar vardır ki sevap bakımından ekmekten de yeğdir, helvadan da. 2600
  • Çünkü helva, vakitsiz yenirse safra yapar. Halbuki helva verilecek yerde ona bir sille vurulsa kötülükten kurtulur.
  • Yoksula vaktinde bir sille vur da boynu vurulmaktan kurtulsun.
  • Vurmak, hakikatte kötü huyadır. Kilim dövülmez, tozu dövülür.
  • Meclis de var, zindan da. Her ikisi de lâzım. Meclis ihlas sahibi olana, zindan ham kişiye.
  • Yarayı deşmek lazım. Deşeceğin yerde üstüne merhem korsan pisliği kökleştirmiş olursun. 2605
  • Yaranın altındaki eti yer. Yarı faydası olsa elli tane ziyanı olur.
  • Delkak, beni bırak demiyorum dedi, işi ara, sor, tahkik et diyorum.
  • Sabır yolunu kapama, acele etme. Sabret de birkaç gün düşün.
  • Bu düşünce esnasında bir şeye iyice karar verirsin de kulağımı bilerek çekersin.
  • Neden yürüyüşte “Yüzü üstünde sürünme” sözü söylenir? Daima doğru yürümek gerekken yüzüstü sürünme neden? 2610
  • İyi kişilerle danış, görüş. Peygamber “İşlerini meşveretle yapar onlar” dedi, bunu böyle bil!
  • İşleri meşveretle yapmak, şunun içindir: Meşveretten hata ve eğrilik, az meydana gelir.
  • Bu akıllar, aydın kandillere benzer. Elbette yirmi kandil bir kandilden daha ziyade aydınlık verir.
  • Belki aralarına gökyüzünün nurundan yanmış bir kandil düşüverir.
  • Tanrı gayreti, ortaya bir perde salmıştır. Aşağılık ve yücelik âlemine mensup olanları birbirine karıştırmış, karmıştır. 2615
  • “Yürüyün âlemi gezin” demiştir. Sen de gez, dolaş da bahtını, rızkını sınaya dur.
  • Meclislerde, peygamber de bulunan akıl gibi bir akıl ara.
  • Çünkü peygamberden, miras kalan ancak odur. Bu akıl, gaypları önden de görür, arttan da.
  • Bu kısa kesilen kitapta anlatılmasına imkan bulunmayan gözü de gözler arasında ara.
  • İşte o azametli peygamber, rahipliği, dağlara çekilip yalnızca ibadet etmeyi bunun için menetmiştir. 2620
  • İnsanlar birbirleri ile buluşsunlar diye bunu kaldırmıştır. Çünkü böyle bir göze sahip adamın bakışı bahttır, ebedilik iksiridir.
  • Temiz kişiler arasında tertemiz biri vardır ki padişah, onun fermanının üstüne “Şah” çekmiştir.
  • Onun duası, icabet edilir. İnsanların, cinlerin en ulularının içinde bile ona eşit yoktur.
  • Onunla inada girişen, ister tatlı olsun, ister ekşi; Tanrı’ya karşı hiçbir delili yoktur.
  • Çünkü biz onu yücelttik... Özrü, delili ortadan kaldırdık. 2625