صورت آمد چون جماد و چون حجر ** نیست جامد را ز جنسیت خبر
Can, karıncaya benzer, beden de bir buğday tanesine. Karınca o buğday tanesini her an çeker durur.2955
جان چو مور و تن چو دانهی گندمی ** میکشاند سو به سویش هر دمی
Karınca bilir ki o kendi cinsinden olmayan buğdaylar, nihayet yenecek, kendisine karışacak. Bunlar, benim cinsimden olacaklar der.
مور داند کان حبوب مرتهن ** مستحیل و جنس من خواهد شدن
Karıncanın biri, yoldan bir arpa tanesi bulur, çekip götürmeye koyulur. Öbürü, bir buğday yakalar, koşa koşa götürmeye başlar.
آن یکی موری گرفت از راه جو ** مور دیگر گندمی بگرفت و دو
Arpa, buğdayın bulunduğu yere gelmez ama karınca, karıncanın bulunduğu yere gelir ya.
جو سوی گندم نمیتازد ولی ** مور سوی مور میآید بلی
Arpanın gitmesi, buğdaya tâbidir. Karıncaya baksana, dönüp kendi cinsine nasıl geliyor.
رفتن جو سوی گندم تابعست ** مور را بین که به جنسش راجعست
Buğday, neden arpaya doğru gidiyor deme. Gözünü aç da düşmanı gör, alınan, götürülen şeyi değil.2960
تو مگو گندم چرا شد سوی جو ** چشم را بر خصم نه نی بر گرو
Kara bir karınca, siyah kilimin üstünde bir taneyi almış gitmekte meselâ. Tanenin gittiği görülür de karınca görünmez.
مور اسود بر سر لبد سیاه ** مور پنهان دانه پیدا پیش راه
Akıl der ki gözünü iyi aç da bak. Hiç tane onu bir götüren olmasa gider mi?
عقل گوید چشم را نیکو نگر ** دانه هرگز کی رود بی دانهبر
Köpek bu yüzden Ashabı Kehf’in bulunduğu yere geldi, onlara katıldı. Suretler, tanelerdir ama karınca, kalptir.
زین سبب آمد سوی اصحاب کلب ** هست صورتها حبوب و مور قلب
İsa bu yüzden gökyüzündeki temiz meleklere karıştı. Kafesler ayrıydı ama kuş yavrusu bir cinsten.
زان شود عیسی سوی پاکان چرخ ** بد قفسها مختلف یک جنس فرخ
Bu kafes meydandadır da kuş yavrusu gizli. Fakat kafesi bir götüren olmasa kafes, kendi kendine nasıl gider?2965
این قفس پیدا و آن فرخش نهان ** بیقفس کش کی قفس باشد روان
Ne mutlu o göze ki akıl, onun başında buyruktur; işin sonunu görür, her şeyi bilir, aydındır, nurludur.
ای خنک چشمی که عقلستش امیر ** عاقبتبین باشد و حبر و قریر
Çirkinle güzeli, akılla ayırt edin; şu karadır, bu ak diyen gözle değil.
فرق زشت و نغز از عقل آورید ** نی ز چشمی کز سیه گفت و سپید
Göz, pislikte biten yeşilliğe de aldanır. Fakat akıl, onu bir de bizim mehengimize vur der.
چشم غره شد به خضرای دمن ** عقل گوید بر محک ماش زن
Yalnız isteği gören göz, kuşa bir âfettir; fakat tuzağı gören akıl, onu âfetlerden kurtarır.
آفت مرغست چشم کامبین ** مخلص مرغست عقل دامبین
Ama bir tuzak daha vardır ki onu akıl da bilemez. İşte gayb âleminde bulunanları gören vahiy, onun için bu tarafa koşup geldi.2970
دام دیگر بد که عقلش در نیافت ** وحی غایببین بدین سو زان شتافت
Cinse cins olmayanı akılla bilmek, tanımak gerek. Hemencecik suretlere koşmamalı.
جنس و ناجنس از خرد دانی شناخت ** سوی صورتها نشاید زود تاخت
Cins oluş, ne senin için suretledir, ne benim için. İsa, insan şeklindeydi, fakat melek cinsindendi.
نیست جنسیت به صورت لی و لک ** عیسی آمد در بشر جنس ملک
Onun için gökyüzü kuşu, karganın kurbağayı havalandırması gibi onu alıp bu gök kubbenin üstüne çıkardı.
برکشیدش فوق این نیلیحصار ** مرغ گردونی چو چغزش زاغوار
Abdülgavs’i perilerin kapıp götürmeleri,yıllarca periler arasında kalması, yıllardan sonra şehrine, çocuklarının yanına gelmesi, fakat perilerden olduğu ve mâna bakımından gönlü onlarda bulunduğu için dayanamayıp cinsiyet yüzünden yine perilerin yanına gitmesi
قصهی عبدالغوث و ربودن پریان او را و سالها میان پریان ساکن شدن او و بعد از سالها آمدن او به شهر و فرزندان خویش را باز ناشکیفتن او از آن پریان بحکم جنسیت و همدلی او با ایشان
Abdülgavs da peri cinsindendi de peri gibi tam dokuz yıl gizlice kanat çırpıp uçtu.
بود عبدالغوث همجنس پری ** چون پری نه سال در پنهانپری