English    Türkçe    فارسی   

6
3423-3472

  • Görmüyor musun bunu? Şarap meclisinde sarhoş, yıkılınca zevk alıyor.
  • Ev suretlerle dolu ama yık onu. Yık da defineyi bul sonra yine yap.
  • Tasvir ve hayal nakışlarıyla dolu bir ev. Şu resimler de vuslat definesinin üstüne çekilmiş perdeye benzer. 3425
  • Şu gönülde suretler coşup duruyor ya. Onların hepsi, definenin ışığı, altınların parlayışı.
  • Su, arı durudur, fakat üstünü köpük kaplamış köpük, suya bir şey vurmasına mani oluyor.
  • Değerli can da latiftir, coşkundur. Fakat insanın bedeni onun üstüne çekilmiş bir perdedir.
  • Halkın dilinde söyleneduran atalar sözünü duysana: Bize bizden gelir her ne gelirse.
  • 3430.Bu köpüğe tapan susuzlar da köpük yüzünden arı duru sudan uzaklaşmışlardır. 3430
  • Ey güneş! Sen gibi bir kıblemiz, bir imanımız varken yine de geceye tapmakta, yarasalık etmekteyiz.
  • Ey yardımı dilenen! Lütfet de bu yarasaları, civarında uçur, onları bu yarasalıktan kurtar.
  • Bu genç bana müracaat etti, bu suç yüzünden yol sapıttı, seni kaybetti. Fakat sen onun kusuruna bakma.
  • Ormanlardaki aslanın gönlünden bir şeyler geçer ya. İmadülmülk’ ün gönlünden de bu düşünceler geçmekteydi.
  • Görünüşte Padişahın huzurundaydı. Fakat ruhu gayp bahçelerinde uçuyordu. 3435
  • Melekler gibi elest ülkesinde her an yeniden yeniye şarap içmekte sarhoş olmaktaydı.
  • İçi eğlencelerle düğün derneklerle doluydu. Dışı gamlarla kederlerle.Bedenin içinde mezarın içinde olduğu gibi hoş bir alem vardı.
  • O bu şaşkınlık aleminde bakalım gayp ıkliminden ne zuhur edecek diye bekliyorduk.
  • O sırada çavuşlar o atı Harzemşah’ın huzuruna çektiler.
  • Hakikaten de bu gök kubbenin altın da o çeşit o boyda o renkte at yoktu. 3440
  • Rengi her gözü alıyordu. Sanki şimşekten aydan doğmuştu, ne de güzeldi ya!
  • Ay gibi, Utarit gibi hızlı gitmekteydi. Sanki arpa yememişti, kasırgayla beslenmişti.
  • Ay bir gece içinde gök sahasını yürür, aşar.
  • Ay bir gece içinde burçları dönüp dolaşıyor. Peki neden miracı inkar ediyorsun öyleyse?
  • O eşi bulunmaz tek inci yüzlerce aya bedeldir. Bir işaretiyle ay ikiye bölündü. 3445
  • Şaşılacak şey şu ki ayı yardı ama halkın duyguları zayıf olduğu için bu kadarcık bir mucize gösterdi.
  • Yoksa peygamberlerle Tanrı rasullerinin işleri güçleri göklerden de dışarıdır yıldızlardan da.
  • Feleklerden, şu dönen göklerden dışarı çık da onların işlerini, güçlerini seyret.
  • Sen yumurtada ki kuş yavrusu gibisin. Havadaki kuşların tespihlerini duymazsın.
  • Mucizeler burada anlatılamaz. Sen yine atla Harzemşah’ın hikayesini anlat. 3450
  • Köpek olsun, at olsun; Tanrı güneşinin lütfu neye vurursa onu, Ashabı Kehf’in köpeğine döndürür.
  • Sonra onun lütfunun vuruşunu da bir sanma. Taşa da vurmuştur, laale de.
  • Laal, ondan bir define elde etmiştir, taşsa yalnız bir hararet ve bir parlaklık.
  • Güneş duvara da vurur. Fakat suya vurduğu gibi görünmez, parlamaz, ona bir şey vurmaz ve üstünde bir şey titremez.
  • O tek bir padişah bir ümmet ata hayran, hayran baktı sonra yüzünü imadülmülk ’e döndürüp, 3455
  • Ey büyük adam dedi. Güzel bir at değil mi? Sanki yeryüzünden değil de cennetten gelmiş!
  • İmadülmülk dedi ki: Padişahım, gönlünün akışı sana şeytanı melek gibi göstermede.
  • İyice dikkat edersen görürsün: Pek güzel, pek dilber bu at ama,
  • Bedenine göre başı kusurlu. Başı adeta öküz başına benziyor.
  • Bu söz, Harzemşah’ın gönlüne tesir etti. At gözünden düştü. 3460
  • Bir alım satımda garaz, vasıta olur, satılan şeyi o överse bir Yusuf’u, üç arşın beze alırsın.
  • Can verme çağında da şeytan, vasıtalık eder, senden iman incisi alır.
  • Ahmak derhal o sıkışık zamanda bir ibrik suya imanını satıverir.
  • Halbuki o su ibriği değildir, bir hayalden ibarettir. O vasıtalık eden ibrik, ancak bir hile peşindedir. Bir kötülük yapmak ister.
  • Şimdi sağlam ve semizken bile doğru şeyi bir hayal için verip duruyorsun. 3465
  • Çocuk gibi her an madendeki inciyi satıp yerine ceviz almaktasın.
  • Ecel gününün o hastalığında böyle bir şeyi yaparsan şaşılmaz artık.
  • Hayalinde bir surettir coşmuştur. Fakat sınama zamanında ceviz gibi çürümüş bir şey.
  • O hayal ilk zuhur ettiği zaman dolunay gibidir. Ama sonunda yeni aya döner.
  • Önce bakınca onu sonra ne hale gelecekse öyle görürsen, aldanmaz, ondan kurtulursun. 3470
  • Ey emin kişi! Dünya çürük bir cevizdir. Onu pek sınama, uzaktan bak.
  • Padişah, o atı hal gözüyle gördü, İmadülmülk meal gözüyle.