English    Türkçe    فارسی   

6
3445-3494

  • O eşi bulunmaz tek inci yüzlerce aya bedeldir. Bir işaretiyle ay ikiye bölündü. 3445
  • Şaşılacak şey şu ki ayı yardı ama halkın duyguları zayıf olduğu için bu kadarcık bir mucize gösterdi.
  • Yoksa peygamberlerle Tanrı rasullerinin işleri güçleri göklerden de dışarıdır yıldızlardan da.
  • Feleklerden, şu dönen göklerden dışarı çık da onların işlerini, güçlerini seyret.
  • Sen yumurtada ki kuş yavrusu gibisin. Havadaki kuşların tespihlerini duymazsın.
  • Mucizeler burada anlatılamaz. Sen yine atla Harzemşah’ın hikayesini anlat. 3450
  • Köpek olsun, at olsun; Tanrı güneşinin lütfu neye vurursa onu, Ashabı Kehf’in köpeğine döndürür.
  • Sonra onun lütfunun vuruşunu da bir sanma. Taşa da vurmuştur, laale de.
  • Laal, ondan bir define elde etmiştir, taşsa yalnız bir hararet ve bir parlaklık.
  • Güneş duvara da vurur. Fakat suya vurduğu gibi görünmez, parlamaz, ona bir şey vurmaz ve üstünde bir şey titremez.
  • O tek bir padişah bir ümmet ata hayran, hayran baktı sonra yüzünü imadülmülk ’e döndürüp, 3455
  • Ey büyük adam dedi. Güzel bir at değil mi? Sanki yeryüzünden değil de cennetten gelmiş!
  • İmadülmülk dedi ki: Padişahım, gönlünün akışı sana şeytanı melek gibi göstermede.
  • İyice dikkat edersen görürsün: Pek güzel, pek dilber bu at ama,
  • Bedenine göre başı kusurlu. Başı adeta öküz başına benziyor.
  • Bu söz, Harzemşah’ın gönlüne tesir etti. At gözünden düştü. 3460
  • Bir alım satımda garaz, vasıta olur, satılan şeyi o överse bir Yusuf’u, üç arşın beze alırsın.
  • Can verme çağında da şeytan, vasıtalık eder, senden iman incisi alır.
  • Ahmak derhal o sıkışık zamanda bir ibrik suya imanını satıverir.
  • Halbuki o su ibriği değildir, bir hayalden ibarettir. O vasıtalık eden ibrik, ancak bir hile peşindedir. Bir kötülük yapmak ister.
  • Şimdi sağlam ve semizken bile doğru şeyi bir hayal için verip duruyorsun. 3465
  • Çocuk gibi her an madendeki inciyi satıp yerine ceviz almaktasın.
  • Ecel gününün o hastalığında böyle bir şeyi yaparsan şaşılmaz artık.
  • Hayalinde bir surettir coşmuştur. Fakat sınama zamanında ceviz gibi çürümüş bir şey.
  • O hayal ilk zuhur ettiği zaman dolunay gibidir. Ama sonunda yeni aya döner.
  • Önce bakınca onu sonra ne hale gelecekse öyle görürsen, aldanmaz, ondan kurtulursun. 3470
  • Ey emin kişi! Dünya çürük bir cevizdir. Onu pek sınama, uzaktan bak.
  • Padişah, o atı hal gözüyle gördü, İmadülmülk meal gözüyle.
  • Padişahın gözü titredi, ancak iki arşınlık yolu gördü. O sonu gören erse elli arşınlık yolu gördü.
  • Tanrının insanın gözüne çektiği o sürme, ne sürmedir ki can, yüzlerce perdenin ardındaki yolu görür.
  • Kainatın ulusunun gözü, sonu görmeyle eş olmuştu. O yüzden cihanı leş gördü. 3475
  • Padişah, bir kerecik bu zemmi duymakla iktifa etti; gönlü attan soğudu gitti.
  • Kendi gözünü bıraktı, onun gözünü kabul etti.
  • Kendi aklını bıraktı, onun sözünü duydu.
  • Bu bir bahaneydi. O tek Tanrı, at sahibinin yalvarması yüzünden Padişahı attan soğuttu. Atın güzelliğini örttü ona göstermedi. O söz de arada kapı gıcırtısı gibiydi.
  • O sözü padişahın gözüne bir perde yaptı. Ay, o perdenin ardından kara göründü. 3480
  • Ne temiz mimar ki gayp aleminde sözle, afsunla kaleler yapar.
  • Sözü, sır köşkünün kapısının sesi bil. Bu ses kapının açılmasından mı geliyor kapının kapanmasından mı? Buna dikkat et.
  • Kapı sesi duyulur kapı görünmez. Bu sesi görürsünüz kapıyı görmezsiniz.
  • Hikmet çengi o bir ses verdi mi dikkat et. Bakalım cennet kapılarından hangisi açıldı.
  • Kötü söz kapısı açıldı mı bak bakalım cehennemin hangi kapısı açıldı? 3485
  • Kapısından uzak olsan da sesini duy. Ne mutlu gözü de açık olan kişiye!
  • İyilik ettiğin müddetçe görürsün ki iyi yaşamaktasın gönlün rahat.
  • Fakat bir kötülükte bulundun, bir fenalık ettin mi o yaşayış o zevk gizleniverir.
  • Bu aşağılık kişilerin görüşüne uyup kendi görüşünü terk etme. Bu gerkesler seni leşe doğru çekerler çünkü.
  • Nergis gibi gözlerini kapatıyor aman değneğimi tut beni yet ey ulu kişi diyorsun. 3490
  • Halbuki seni götürmek için seçtiğin o sopacıya dikkat edersen görürsün ki o senden de kördür.
  • Kör gibi elini at, Tanrı ipine yapış. Tanrının emrinden, nehyinden başka bir şeyin etrafında dönüp dolaşma.
  • Tanrı ipi nedir? Heva ve hevesi terk etmek. Bu heva ve heves Ad kavmine bir kasırga kesilmiştir.
  • Halk heva ve heves yüzünden zindanda oturmaktadır. Kuşun kanadı heva ve heves yüzünden bağlanmıştır.