Feleklerden, şu dönen göklerden dışarı çık da onların işlerini, güçlerini seyret.
تو برون رو هم ز افلاک و دوار ** وانگهان نظاره کن آن کار و بار
Sen yumurtada ki kuş yavrusu gibisin. Havadaki kuşların tespihlerini duymazsın.
در میان بیضهای چون فرخها ** نشنوی تسبیح مرغان هوا
Mucizeler burada anlatılamaz. Sen yine atla Harzemşah’ın hikayesini anlat.3450
معجزات اینجا نخواهد شرح گشت ** ز اسپ و خوارمشاه گو و سرگذشت
Köpek olsun, at olsun; Tanrı güneşinin lütfu neye vurursa onu, Ashabı Kehf’in köpeğine döndürür.
آفتاب لطف حق بر هر چه تافت ** از سگ و از اسپ فر کهف یافت
Sonra onun lütfunun vuruşunu da bir sanma. Taşa da vurmuştur, laale de.
تاب لطفش را تو یکسان هم مدان ** سنگ را و لعل را داد او نشان
Laal, ondan bir define elde etmiştir, taşsa yalnız bir hararet ve bir parlaklık.
لعل را زان هست گنج مقتبس ** سنگ را گرمی و تابانی و بس
Güneş duvara da vurur. Fakat suya vurduğu gibi görünmez, parlamaz, ona bir şey vurmaz ve üstünde bir şey titremez.
آنک بر دیوار افتد آفتاب ** آنچنان نبود کز آب و اضطراب
O tek bir padişah bir ümmet ata hayran, hayran baktı sonra yüzünü imadülmülk ’e döndürüp,3455
چون دمی حیران شد از وی شاه فرد ** روی خود سوی عماد الملک کرد
Ey büyük adam dedi. Güzel bir at değil mi? Sanki yeryüzünden değil de cennetten gelmiş!
کای اچی بس خوب اسپی نیست این ** از بهشتست این مگر نه از زمین
İmadülmülk dedi ki: Padişahım, gönlünün akışı sana şeytanı melek gibi göstermede.
پس عماد الملک گفتش ای خدیو ** چون فرشته گردد از میل تو دیو
İyice dikkat edersen görürsün: Pek güzel, pek dilber bu at ama,
در نظر آنچ آوری گردید نیک ** بس گش و رعناست این مرکب ولیک
Bedenine göre başı kusurlu. Başı adeta öküz başına benziyor.
هست ناقص آن سر اندر پیکرش ** چون سر گاوست گویی آن سرش
Bu söz, Harzemşah’ın gönlüne tesir etti. At gözünden düştü.3460
در دل خوارمشه این دم کار کرد ** اسپ را در منظر شه خوار کرد
Bir alım satımda garaz, vasıta olur, satılan şeyi o överse bir Yusuf’u, üç arşın beze alırsın.
چون غرض دلاله گشت و واصفی ** از سه گز کرباس یابی یوسفی
Can verme çağında da şeytan, vasıtalık eder, senden iman incisi alır.
چونک هنگام فراق جان شود ** دیو دلال در ایمان شود
Ahmak derhal o sıkışık zamanda bir ibrik suya imanını satıverir.
پس فروشد ابله ایمان را شتاب ** اندر آن تنگی به یک ابریق آب
Halbuki o su ibriği değildir, bir hayalden ibarettir. O vasıtalık eden ibrik, ancak bir hile peşindedir. Bir kötülük yapmak ister.
وان خیالی باشد و ابریق نی ** قصد آن دلال جز تخریق نی
Şimdi sağlam ve semizken bile doğru şeyi bir hayal için verip duruyorsun.3465
این زمان که تو صحیح و فربهی ** صدق را بهر خیالی میدهی
Çocuk gibi her an madendeki inciyi satıp yerine ceviz almaktasın.
میفروشی هر زمانی در کان ** همچو طفلی میستانی گردگان
Ecel gününün o hastalığında böyle bir şeyi yaparsan şaşılmaz artık.
پس در آن رنجوری روز اجل ** نیست نادر گر بود اینت عمل
Hayalinde bir surettir coşmuştur. Fakat sınama zamanında ceviz gibi çürümüş bir şey.
در خیالت صورتی جوشیدهای ** همچو جوزی وقت دق پوسیدهای
O hayal ilk zuhur ettiği zaman dolunay gibidir. Ama sonunda yeni aya döner.
هست از آغاز چون بدر آن خیال ** لیک آخر میشود همچون هلال
Önce bakınca onu sonra ne hale gelecekse öyle görürsen, aldanmaz, ondan kurtulursun.3470
گر تو اول بنگری چون آخرش ** فارغ آیی از فریب فاترش
Ey emin kişi! Dünya çürük bir cevizdir. Onu pek sınama, uzaktan bak.
جوز پوسیدهست دنیا ای امین ** امتحانش کم کن از دورش ببین
Padişah, o atı hal gözüyle gördü, İmadülmülk meal gözüyle.
شاه دید آن اسپ را با چشم حال ** وآن عمادالملک با چشم مل
Padişahın gözü titredi, ancak iki arşınlık yolu gördü. O sonu gören erse elli arşınlık yolu gördü.
چشم شه دو گز همی دید از لغز ** چشم آن پایاننگر پنجاه گز
Tanrının insanın gözüne çektiği o sürme, ne sürmedir ki can, yüzlerce perdenin ardındaki yolu görür.
آن چه سرمهست آنک یزدان میکشد ** کز پس صد پرده بیند جان رشد
Kainatın ulusunun gözü, sonu görmeyle eş olmuştu. O yüzden cihanı leş gördü.3475
چشم مهتر چون به آخر بود جفت ** پس بدان دیده جهان را جیفه گفت
Padişah, bir kerecik bu zemmi duymakla iktifa etti; gönlü attan soğudu gitti.
زین یکی ذمش که بشنود او وحسپ ** پس فسرد اندر دل شه مهر اسپ
Kendi gözünü bıraktı, onun gözünü kabul etti.
چشم خود بگذاشت و چشم او گزید ** هوش خود بگذاشت و قول او شنید
Kendi aklını bıraktı, onun sözünü duydu.
این بهانه بود و آن دیان فرد ** از نیاز آن در دل شه سرد کرد
Bu bir bahaneydi. O tek Tanrı, at sahibinin yalvarması yüzünden Padişahı attan soğuttu. Atın güzelliğini örttü ona göstermedi. O söz de arada kapı gıcırtısı gibiydi.
در ببست از حسن او پیش بصر ** آن سخن بد در میان چون بانگ در
O sözü padişahın gözüne bir perde yaptı. Ay, o perdenin ardından kara göründü.3480
پرده کرد آن نکته را بر چشم شه ** که از آن پرده نماید مه سیه
Ne temiz mimar ki gayp aleminde sözle, afsunla kaleler yapar.
پاک بنایی که بر سازد حصون ** در جهان غیب از گفت و فسون
Sözü, sır köşkünün kapısının sesi bil. Bu ses kapının açılmasından mı geliyor kapının kapanmasından mı? Buna dikkat et.
بانگ در دان گفت را از قصر راز ** تا که بانگ وا شدست این یا فراز
Kapı sesi duyulur kapı görünmez. Bu sesi görürsünüz kapıyı görmezsiniz.
بانگ در محسوس و در از حس برون ** تبصرون این بانگ و در لا تبصرون
Hikmet çengi o bir ses verdi mi dikkat et. Bakalım cennet kapılarından hangisi açıldı.
چنگ حکمت چونک خوشآواز شد ** تا چه در از روض جنت باز شد
Kötü söz kapısı açıldı mı bak bakalım cehennemin hangi kapısı açıldı?3485
بانگ گفت بد چو دروا میشود ** از سقر تا خود چه در وا میشود
Kapısından uzak olsan da sesini duy. Ne mutlu gözü de açık olan kişiye!
بانگ در بشنو چو دوری از درش ** ای خنک او را که وا شد منظرش
İyilik ettiğin müddetçe görürsün ki iyi yaşamaktasın gönlün rahat.
چون تو میبینی که نیکی میکنی ** بر حیات و راحتی بر میزنی
Fakat bir kötülükte bulundun, bir fenalık ettin mi o yaşayış o zevk gizleniverir.
چونک تقصیر و فسادی میرود ** آن حیات و ذوق پنهان میشود
Bu aşağılık kişilerin görüşüne uyup kendi görüşünü terk etme. Bu gerkesler seni leşe doğru çekerler çünkü.
دید خود مگذار از دید خسان ** که به مردارت کشند این کرکسان
Nergis gibi gözlerini kapatıyor aman değneğimi tut beni yet ey ulu kişi diyorsun.3490
چشم چون نرگس فروبندی که چی ** هین عصاام کش که کورم ای اچی
Halbuki seni götürmek için seçtiğin o sopacıya dikkat edersen görürsün ki o senden de kördür.
وان عصاکش که گزیدی در سفر ** خود ببینی باشد از تو کورتر
Kör gibi elini at, Tanrı ipine yapış. Tanrının emrinden, nehyinden başka bir şeyin etrafında dönüp dolaşma.
دست کورانه به حبل الله زن ** جز بر امر و نهی یزدانی متن
Tanrı ipi nedir? Heva ve hevesi terk etmek. Bu heva ve heves Ad kavmine bir kasırga kesilmiştir.
چیست حبلالله رها کردن هوا ** کین هوا شد صرصری مر عاد را
Halk heva ve heves yüzünden zindanda oturmaktadır. Kuşun kanadı heva ve heves yüzünden bağlanmıştır.
خلق در زندان نشسته از هواست ** مرغ را پرها ببسته از هواست
Balık heva ve heves yüzünden kızgın tavaya düşer. Namuslu adamlardan utanma arlanma heva ve heves yüzünden gider.3495
ماهی اندر تابهی گرم از هواست ** رفته از مستوریان شرم از هواست
Şahnenin gözü, heva ve hevesten bir ateş yalımıdır. Çarmıha gerilmek ve darağacının korkunçluğu heva ve heves yüzündendir.
خشم شحنه شعلهی نار از هواست ** چارمیخ و هیبت دار از هواست
Yer yüzünde beden şahnelerini gördün ya, can aleminin hükümlerini yürüten şahneleri de gör.
شحنهی اجسام دیدی بر زمین ** شحنهی احکام جان را هم ببین