Aşıkın günü de odur, rızkı da. Aşıkın gönlü de odur, gönlünün yanışı da.
روز او و روزی عاشق هم او ** دل همو دلسوزی عاشق هم او
Balıklara ekmek de sudur, su da. Elbise de sudur, ilaç da, uyku da.
ماهیان را نقد شد از عین آب ** نان و آب و جامه و دارو و خواب
Aşık, çocuğa benzer. Memeden süt emer durur. O iki alemde de sütten başka bir şey bilmez.
همچو طفلست او ز پستان شیرگیر ** او نداند در دو عالم غیر شیر
Fakat şu da var ki çocuk, sütü hem bilir, hem bilmez. Bu tarafta tedbirin yeri yoktur.
طفل داند هم نداند شیر را ** راه نبود این طرف تدبیر را
Bu define bildiren kitap, açanı da açılanı da bulsun, define sahibine de, defineye de nail olsun diye ruhu hayretlere düşürmüştür.4050
گیج کرد این گردنامه روح را ** تا بیابد فاتح و مفتوح را
Ruh, bu yürüyüşte hayran olmaz. Hayret şöyle dursun defineyi bildiren kitabı elde eden ruh, deniz kesilir, sel ve ırmak değil.
گیج نبود در روش بلک اندرو ** حاملش دریا بود نه سیل و جو
Bulduğunu buldu mu kendisi kaybolur. Bir sel gibi denize gark olur gider.
چون بیابد او که یابد گم شود ** همچو سیلی غرقهی قلزم شود
Tohum yok oldu da ondan sonra bitti, incir haline geldi. "“Ben de sen ölmeyince altın vermedim ya” sözü budur işte.
دانه گم شد آنگهی او تین بود ** تا نمردی زر ندادم این بود
Şehzadelerin Çin ülkesine varıp idare merkezi olan şehirde gizlenmeleri, bir hayli sabrettikten sonra büyük kardeşlerinin sabırsızlanarak “Ben gidiyorum, elveda size. Gidip kendimi padişaha tanıtacağım” demesi. Ayağım, ya beni maksadıma ulaştırır. Yahut oraya gönlüm gibi başımı da veririm. Kardeşlerinin ona öğüt vermeleri, fakat fayda etmemesi. Ey aşıkları kınayan, bırak onları, Tanrı’nın azdırdığı bir taifeyi sen nasıl doğru yola sokabilirsin?
بعد مکث ایشان متواری در بلاد چین در شهر تختگاه و بعد دراز شدن صبر بیصبر شدن آن بزرگین کی من رفتم الوداع خود را بر شاه عرضه کنم اما قدمی تنیلنی مقصودی او القی راسی کفادی ثم یا پای رساندم به مقصود و مراد یا سر بنهم همچو دل از دست آنجا و نصیحت برادران او را سود ناداشتن یا عاذل العاشقین دع فة اضلها الله کیف ترشدها الی آخره
Büyük kardeşleri dedi ki: Kardeşlerim beklemeden canım ağzıma geldi.
آن بزرگین گفت ای اخوان من ** ز انتظار آمد به لب این جان من
artık bir şeye aldırış etmiyorum sabrım kalmadı. Bu sabır beni adeta ateşe attı.4055
لا ابالی گشتهام صبرم نماند ** مر مرا این صبر در آتش نشاند
Sabretmeden takatim tak oldu. Başıma gelen şey aşıklara ibret kesildi.
طاقت من زین صبوری طاق شد ** راقعهی من عبرت عشاق شد
Ayrılık yüzünden canıma doydum. Ayrılıkta yaşamak, münafıklıktır.
من ز جان سیر آمدم اندر فراق ** زنده بودن در فراق آمد نفاق
Ayrılığın derdi, niceye bir beni öldürecek? Kes başımı da aşk, bana bir baş bağışlasın.
چند درد فرقتش بکشد مرا ** سر ببر تا عشق سر بخشد مرا
Dinim, aşkla yaşamaktır. Bu canla, bu başla diri kalmak, bunlarla yaşamak benim için ayıptır, ardır.
دین من از عشق زنده بودنست ** زندگی زین جان و سر ننگ منست