English    Türkçe    فارسی   

6
4091-4140

  • Zeynel-abidin gibi elinde bir Kuran, fakat yeninde kahredici bir hançer!
  • Sana gelerek efendim der. Fakat gönlünde büyülerle, hilelerle dolu bir Babil var.
  • Öldürücü zehirin görünüşü baldır, süttür. Kendine gel de haberdar bir pirin sohbeti olmadıkça yürüme.
  • Heva ve heves lezzetlerinin hepsi hiledir, riyadır. Her lezzet , etrafı karanlıklarla çevrilmiş şimşek ışığına benzer.
  • Derhal gelip geçen şimşek nuru, yalan ve geçici bir şeydir. Çevresinde karanlıklar var, yolunsa uzaktır senin. 4095
  • Onun ışığıyla ne bir kitap okuyabilirsin, ne bir konağa at sürebilirsin.
  • Yalnız şimşek ışığına kapıldığının suçu olarak doğu nurları senden yüz çevirir.
  • Kılavuz olmadıkça şimşek ışığı, seni geceleyin mil, mil karanlık bir çukura çeker.
  • Gah, dağa düşersin, gah dereye. Gah bu yana düşersin, gah o yana.
  • Ey mevki arayan, zaten sen kılavuzu görmezsin. Hatta görsen bile ondan yüz çevirirsin. 4100
  • Ben bu yolda altmış mil yol yürüdüğüm halde bu kılavuz, hala bana sapık diyor.
  • Bu şaşılacak adamın sözüne kulak asarsam yola yeni baştan başlamam lazım.
  • Halbuki ben bu yolda ömrümü harcettim. Ne olursa olsun artık, git oradan dersin.
  • Evet, yol yürüdüm ama şimşeğe benzeyen zannınca. O aştığın yolun onda birini doğuya benzeyen vahyin izine uy da yürü.
  • “Zan, doğruyu bilmez” ayetini okuduğun halde öyle bir şimşeğe uydun da doğudan kaldın ha. 4105
  • A köhne adam, ya bizim gemimize gir, yahut o gemiyi bizim gemiye bağla.
  • Fakat bu söz söylenince duyan der ki: Bu ululuğu nasıl bırakayım, kör gibi sana uyup nasıl gideyim?
  • Körün kılavuzla gitmesi elbette daha iyidir. Çünkü bundan insana bir ayıp gelirse, öbüründen yüz ayıp gelir.
  • Pireden adeta akrebe kaçmada, bir ıslaklıktan kaçıp denize dalmadasın sen.
  • Babanın cefalarından kaçıp oğlancıların, kötülüklerin, pisliklerin arasına kaçıyorsun. 4110
  • Yusuf gibi bir iç sıkıntısı yüzünden gezelim, oynayalım deyip gidiyor, bir kuyuya düşüyorsun.
  • Bu gezinti yüzünden onun gibi kuyuya düşüyorsun ama nerede onun gibi sana da yar olacak Tanrı inayeti?
  • Yusuf, o gezintiye babasından izin almadan gitseydi mahşere kadar kuyudan çıkamazdı.
  • Babası, gönlü olsun diye ona izin verdi. Dedi ki: Mademki gönlün gezmeye akmada. Hadi hayra karşı.
  • Hangi kör olursa olsun bir Mesih’ten baş çekerse o çıfıtçasına doğru yoldan kalır. 4115
  • Görse de gözünün ışıklanması mümkündür. Fakat bu çekinmesi yüzünden büsbütün körleşip kaldı.
  • İsa ona, gel der, bana sarıl. Ey kör, o yüce sürme bendedir.
  • Körsen bile benim mucizemle aydınlığa ulaşır, can Yusuf’unun gömleğine nail olursun.
  • Sana o sınıklıktan sonra gelen ululukta devlet vardır. O devlet sana yol gösterir.
  • Eli ayağı olmayan devleti terk et a kart eşek, terk et! 4120
  • Pirden başka üstat ve başbuğ olmasın. Fakat yaş bakımından pir değil, doğru yol piri.
  • Karanlığa tapan, pirin emri altına girdi mi aydınlığı görür.
  • Şart, teslim olmaktan ibarettir, uzun işe girişmek değil. Sapıklıkta koşup yelmenin faydası yoktur.
  • Ben bundan böyle esir yolunu aramam. Pir ararım, pir ararım, pir!
  • Göklerin merdiveni pirdir. Ok, nereden fırlar, havalanır? Yaydan. 4125
  • O ağır gövdeli Nemrut, İbrahim’in yüzünden gerkes kuşiyle beraber göklere sefer etmedi mi?
  • Bir hayli yücelere çıktı ama herkes bu gökten yukarıya çıkamaz ki.
  • İbrahim ona dedi ki: Ey yolcu er, adamın ben olursam, bana uyarsan, bu sana daha iyidir.
  • Yücelere çıkmak için beni merdiven edinirsen uçmaksızın gökyüzüne çıkarsın.
  • Hani gönlün, ekmeksiz, azıksız şimşek gibi batıdan ta doğuya dek gidişi gibi. 4130
  • Hani gün battıktan sonra insanların duygularının geceleyin uykuda şehirleri gezip tozduğu gibi.
  • Hani arifin oturup durduğu halde gizli bir yoldan yüzlerce aleme gittiği gibi.
  • Böyle gidiş mümkün değilse o ilden gelen bu haberler, kimden geliyor öyleyse?
  • Bu haberlerde, bu dosdoğru rivayetlerde yüz binlerce pir ittifak etmiştir.
  • Bu kaynaklarda, öyle zanla kurulmuş bilgilerde olduğu gibi türlü, türlü değil, bir tane bile aykırı şey yoktur. 4135
  • O arayış, karanlık gecede kıble arayışına benzer. Buysa öyle bir haldir ki gün ortası, Kabe de işte orada durup durmada.
  • Kalk ey Nemrut, adamları kanat edin. Bu gerkesler, sana merdiven olamaz.
  • Ey zayıf adam, cüzi akıl gerkese benzer. O daima leş yer de öyle uçar.
  • Abdal’ların aklıysa Cebrail’in kanadı gibidir. Mil ,mil yol alır ta sidre gölgesine uçar.
  • Ben padişahın doğanıyım. Güzelim, izim kutlu. Ben leşe aldırış bile etmem, gerkes değilim ben. 4140