English    Türkçe    فارسی   

6
4105-4154

  • “Zan, doğruyu bilmez” ayetini okuduğun halde öyle bir şimşeğe uydun da doğudan kaldın ha. 4105
  • A köhne adam, ya bizim gemimize gir, yahut o gemiyi bizim gemiye bağla.
  • Fakat bu söz söylenince duyan der ki: Bu ululuğu nasıl bırakayım, kör gibi sana uyup nasıl gideyim?
  • Körün kılavuzla gitmesi elbette daha iyidir. Çünkü bundan insana bir ayıp gelirse, öbüründen yüz ayıp gelir.
  • Pireden adeta akrebe kaçmada, bir ıslaklıktan kaçıp denize dalmadasın sen.
  • Babanın cefalarından kaçıp oğlancıların, kötülüklerin, pisliklerin arasına kaçıyorsun. 4110
  • Yusuf gibi bir iç sıkıntısı yüzünden gezelim, oynayalım deyip gidiyor, bir kuyuya düşüyorsun.
  • Bu gezinti yüzünden onun gibi kuyuya düşüyorsun ama nerede onun gibi sana da yar olacak Tanrı inayeti?
  • Yusuf, o gezintiye babasından izin almadan gitseydi mahşere kadar kuyudan çıkamazdı.
  • Babası, gönlü olsun diye ona izin verdi. Dedi ki: Mademki gönlün gezmeye akmada. Hadi hayra karşı.
  • Hangi kör olursa olsun bir Mesih’ten baş çekerse o çıfıtçasına doğru yoldan kalır. 4115
  • Görse de gözünün ışıklanması mümkündür. Fakat bu çekinmesi yüzünden büsbütün körleşip kaldı.
  • İsa ona, gel der, bana sarıl. Ey kör, o yüce sürme bendedir.
  • Körsen bile benim mucizemle aydınlığa ulaşır, can Yusuf’unun gömleğine nail olursun.
  • Sana o sınıklıktan sonra gelen ululukta devlet vardır. O devlet sana yol gösterir.
  • Eli ayağı olmayan devleti terk et a kart eşek, terk et! 4120
  • Pirden başka üstat ve başbuğ olmasın. Fakat yaş bakımından pir değil, doğru yol piri.
  • Karanlığa tapan, pirin emri altına girdi mi aydınlığı görür.
  • Şart, teslim olmaktan ibarettir, uzun işe girişmek değil. Sapıklıkta koşup yelmenin faydası yoktur.
  • Ben bundan böyle esir yolunu aramam. Pir ararım, pir ararım, pir!
  • Göklerin merdiveni pirdir. Ok, nereden fırlar, havalanır? Yaydan. 4125
  • O ağır gövdeli Nemrut, İbrahim’in yüzünden gerkes kuşiyle beraber göklere sefer etmedi mi?
  • Bir hayli yücelere çıktı ama herkes bu gökten yukarıya çıkamaz ki.
  • İbrahim ona dedi ki: Ey yolcu er, adamın ben olursam, bana uyarsan, bu sana daha iyidir.
  • Yücelere çıkmak için beni merdiven edinirsen uçmaksızın gökyüzüne çıkarsın.
  • Hani gönlün, ekmeksiz, azıksız şimşek gibi batıdan ta doğuya dek gidişi gibi. 4130
  • Hani gün battıktan sonra insanların duygularının geceleyin uykuda şehirleri gezip tozduğu gibi.
  • Hani arifin oturup durduğu halde gizli bir yoldan yüzlerce aleme gittiği gibi.
  • Böyle gidiş mümkün değilse o ilden gelen bu haberler, kimden geliyor öyleyse?
  • Bu haberlerde, bu dosdoğru rivayetlerde yüz binlerce pir ittifak etmiştir.
  • Bu kaynaklarda, öyle zanla kurulmuş bilgilerde olduğu gibi türlü, türlü değil, bir tane bile aykırı şey yoktur. 4135
  • O arayış, karanlık gecede kıble arayışına benzer. Buysa öyle bir haldir ki gün ortası, Kabe de işte orada durup durmada.
  • Kalk ey Nemrut, adamları kanat edin. Bu gerkesler, sana merdiven olamaz.
  • Ey zayıf adam, cüzi akıl gerkese benzer. O daima leş yer de öyle uçar.
  • Abdal’ların aklıysa Cebrail’in kanadı gibidir. Mil ,mil yol alır ta sidre gölgesine uçar.
  • Ben padişahın doğanıyım. Güzelim, izim kutlu. Ben leşe aldırış bile etmem, gerkes değilim ben. 4140
  • Gergesi bırak, senin adamın ben olayım. Benim bir kanadım yüzlerce gerkesten iyidir.
  • Niceye bir körce at koşturup duracaksın? Sanat için de usta gerek, kazanç için de.
  • Kendini Çin ülkesinde rezil etme. Bir akıllı er, ara, ondan ayrılma.
  • O zamanın Eflatunu ne derse ona uy. Kendine gel, heva ve hevesi bırak, onun dileğince hareket et.
  • Çin ülkesinde herkes inanarak ve kuvvetle padişahımız, anadan doğmamıştır; 4145
  • Onun hiçbir oğlu yoktur. Hatta bir kadını bile kendisine yaklaştırmamıştır der.
  • Padişahlar hakkında oğlu, kızı vardır diyen, boynunu keskin kılıca eş etmiştir.
  • Padişahsa madem ki der; bu sözü söyledin, karım olduğunu ispat et;
  • Kızım olduğunu ispat ettin mi keskin kılıcımdan emin olursun.
  • Yahut da şüphe etme ki senin boynunu keserim. Canından hırkanı çeker çıkarırım! 4150
  • Ey bilgisizlikten batıl sözler söyleyip duran! Kesik başlarla dolu olan hendeği gör.
  • Bu gürültü yüzünden dibinden ta ağzına kadar kesik başlarla doludur bu hendek.
  • Bu başların sahipleri hep bu işe giriştiler; bu dava yüzünden başlarını verdiler.