Suçu kendine bul, tohumu sen ektin. Allah’nın mücazatıyla, adaletiyle uzlaş.
جرم بر خود نه که تو خود کاشتی ** با جزا و عدل حق کن آشتی
Zahmetin sebebi kötülük etmektir. Kötülüğü yaptığın işlerde gör, talihimden deme.
رنج را باشد سبب بد کردنی ** بد ز فعل خود شناس از بخت نی
Talihe bakış insanı şaşı eder.Köpeği samanlıkta uyutur, tembel bir hale sokar.
آن نظر در بخت چشم احوال کند ** کلب را کهدانی و کاهل کند
Civanım kendi nefsini suçlu bul da adaletin verdiği cezayı az kına.430
متهم کن نفس خود را ای فتی ** متهم کم کن جزای عدل را
Ercesine tövbe et, yola baş koy. “Kim bir zerre kadar iyilik, yahut kötülük etse mükâfat ve mücazatını görür.”
توبه کن مردانه سر آور به ره ** که فمن یعمل بمثقال یره
Nefsin afsununa az aldan, Allah güneşi, bir zerreyi bile örtüp kaybetmez.
در فسون نفس کم شو غرهای ** که آفتاب حق نپوشد ذرهای
Şu cismani güneş karşısında bile bu cismani zerreler görünürse,
هست این ذرات جسمی ای مفید ** پیش این خورشید جسمانی پدید
Elbette hâtıra ve düşünce zerreleri, hakikatlar güneşine karşı görünecek.
هست ذرات خواطر و افتکار ** پیش خورشید حقایق آشکار
Bir avcı,kuşlar kendisini ot sansınlar diye otlara,çimenlere bürünmüş,başına da külâh gibi gül ve lâleler koymuştu. Akıllı bir kuş,ben bu çeşit çayır,çimen görmedim,bu insan olsa gerek diye ondan bir koku almıştı ama tam değil .Çünkü bu ilk şüphesi, katî değildi ,ikinci şüphesi daha katî oldu,yani hayır,hayır dedi, herhalde çayır,çimen olmalı.Bu şüphe hırs ve tamahtan gelmişti.Hırs ve tamah hele ihtiyaç ve yoksulluk zamanı pek müşküldür.Peygamber , ” Az kaldı yoksulluk küfür oluyordu ” demiştir.
حکایت آن صیادی کی خویشتن در گیاه پیچیده بود و دستهی گل و لاله را کلهوار به سر فرو کشیده تا مرغان او را گیاه پندارند و آن مرغ زیرک بوی برد اندکی کی این آدمیست کی برین شکل گیاه ندیدم اما هم تمام بوی نبرد به افسون او مغرور شد زیرا در ادراک اول قاطعی نداشت در ادراک مکر دوم قاطعی داشت و هو الحرص و الطمع لا سیما عند فرط الحاجة و الفقر قال النبی صلی الله علیه و سلم کاد الفقر ان یکون کفرا
Bir kuş, çayırlığa gitti. Orada da av için bir tuzak vardı.435
رفت مرغی در میان مرغزار ** بود آنجا دام از بهر شکار
Avcı yere birkaç tane saçmış, kendisi de orada pusuya sinmişti.
دانهی چندی نهاده بر زمین ** وآن صیاد آنجا نشسته در کمین
Biçare avı yakalamak için kendisine yaprakları ,otları sarmıştı.
خویشتن پیچیده در برگ و گیاه ** تا در افتد صید بیچاره ز راه
Bir kuşcağız onu tanımayıp geldi, adamın etrafında dönüp dolaştı.
مرغک آمد سوی او از ناشناخت ** پس طوافی کرد و پیش مرد تاخت
Sen kimsin ki dedi, böyle yeşiller giyinmişsin, bu vahşi hayvanlar içinde ovada oturup duruyorsun.
گفت او را کیستی تو سبزپوش ** در بیابان در میان این وحوش
Adam, bir zâhidim dedi, dünyadan elimi ayağımı çektim, burada otlarla kanaat edip gidiyorum.440
گفت مرد زاهدم من منقطع ** با گیاهی گشتم اینجا مقتنع
Zahitliği kendime yol yordam yaptım. Çünkü ecelimi önümde görmekteyim.
زهد و تقوی را گزیدم دین و کیش ** زانک میدیدم اجل را پیش خویش