Hazırlığın olmadan bir madene bile gitsen bir habbe alamazsın.4425
بی ز استعداد در کانی روی ** بر یکی حبه نگردی محتوی
Hani erkekliği olmayan adamın kız alması gibi. Tutalım kız pek güzel, gümüş gibi bedeni var, ona ne fayda?
همچو عنینی که بکری را خرد ** گرچه سیمینبر بود کی بر خورد
Zeytinyağı ve fitili konmamış kandil, ne çok bir aydınlık verir, ne az!
چون چراغی بی ز زیت و بی فتیل ** نه کثیرستش ز شمع و نه قلیل
Burnu koku almıyan biri, gül bahçesine girse o güzel kokulardan bir neşe almaz ki.
در گلستان اندر آید اخشمی ** کی شود مغزش ز ریحان خرمی
Bu iş, bir namussuzun önündeki güzele, bir sağırın yanında çalınan cenk ve barbet sesine benzer.
همچو خوبی دلبری مهمان غر ** بانگ چنگ و بربطی در پیش کر
Karada yaşayan kuş, denize dalsa helak olmadan başka eline ne geçer?4430
همچو مرغ خاک که آید در بحار ** زان چه یابد جز هلاک و جز خسار
Buğdayı olmaksızın değirmene gidenin ancak saçı, sakalı ağarır, başka bir şey elde edemez.
همچو بیگندم شده در آسیا ** جز سپیدی ریش و مو نبود عطا
Felek değirmeni, buğdayı olmayanların saçını, sakalını ağartır, kendilerini zayıflatır.
آسیای چرخ بر بیگندمان ** موسپیدی بخشد و ضعف میان
Fakat biz, bu değirmene buğdayımızla geldik. Bu değirmen, bize mal mülk bağışlar, iş güç verir.
لیک با باگندمان این آسیا ** ملکبخش آمد دهد کار و کیا
Önce cennete girmeye istidat gerek ki cennetten bir dirlik elde edesin.
اول استعداد جنت بایدت ** تا ز جنت زندگانی زایدت
Yeni doğmuş çocuk, şaraptan, kebaptan, köşklerden, kubbelerden ne anlar?4435
طفل نو را از شراب و از کباب ** چه حلاوت وز قصور و از قباب
Bu örneğin sonu gelmez, sözü kısa kes. Yürü, istidat elde etmeye çalış.
حد ندارد این مثل کم جو سخن ** تو برو تحصیل استعداد کن
İşte bu delikanlı da istidat sahibi olmak için şimdiye kadar oturdu. İştiyakı hadden aştı, fakat istidat sahibi olamadı.
بهر استعداد تا اکنون نشست ** شوق از حد رفت و آن نامد به دست
İstidat da padişahtan elde edilir. Can olmadıkça bedende istidat mı olur dedi.
گفت استعداد هم از شه رسد ** بی ز جان کی مستعد گردد جسد
Padişahın lûtufları, onun gamını dürdü. Kendisi avlandı hâsılı, belki padişahı da avlar.
لطفهای شه غمش را در نوشت ** شد که صید شه کند او صید گشت
Aşikâr olarak senin gibi avlanan avı tutamadan av olur, bağlanır, bağlara giriftar olur gider.4440
هر که در اشکار چون تو صید شد ** صید را ناکرده قید او قید شد
Kim beylik ararsa o beyliği elde edemeden mutlaka tutsak olur.
هرکه جویای امیری شد یقین ** پیش از آن او در اسیری شد رهین
Cihan dibacesini aksine bil. Her kulun adını âlem padişahı tak.
عکس میدان نقش دیباجهی جهان ** نام هر بندهی جهان خواجهی جهان
Ey aksine gidişli ve ters düşünceli beden! Yüz binlerce hürü esir etmişsin.
ای تن کژ فکرت معکوسرو ** صد هزار آزاد را کرده گرو
Bir zamancağız şu hileyi, düzeni bırak da ölümden önce birkaç solukluk zaman da hür yaşa.
مدتی بگذار این حیلت پزی ** چند دم پیش از اجل آزاد زی
Sana eşek gibi, hürlükte yol yoksa kova gibi ancak kuyunun içine dalar çıkarsın.4445
ور در آزادیت چون خر راه نیست ** همچو دلوت سیر جز در چاه نیست
Bir zamancağız kendi canını terket, yürü, kendine benden başka bir yardak ara.
مدتی رو ترک جان من بگو ** رو حریف دیگری جز من بجو
Benim nöbetim geldi, artık beni azadet; benden başkasını kendine damat edin!
نوبت من شد مرا آزاد کن ** دیگری را غیر من داماد کن
Ey yüz türlü işe girişen beden, beni bırak. Ömrümü zâyettin, artık benden başka birini ara.
ای تن صدکاره ترک من بگو ** عمر من بردی کسی دیگر بجو
Kadının, Cuha' nın karısına kapılması, sandıkta kalması, kadı naibinin, sandığı satın alması. Ertesi yılı yine Cuha' nın karısının bıldır elde ettiği parayı umarak kadıya başvurması, kadının, "Beni azadet, başkasını ara" demesi
مفتون شدن قاضی بر زن جوحی و در صندوق ماندن و نایب قاضی صندوق را خریدن باز سال دوم آمدن زن جوحی بر امید بازی پارینه و گفتن قاضی کی مرا آزاد کن و کسی دیگر را بجوی الی آخر القصه
Cuha, her yıl yoksulluktan hileye baş vurur, karısına yüz tutar, ey güzelim derdi,
جوحی هر سالی ز درویشی به فن ** رو بزن کردی کای دلخواه زن
Mademki silâhın var, yürü avlan da avından süt sağalım.4450
چون سلاحت هست رو صیدی بگیر ** تا بدوشانیم از صید تو شیر
Tanrı, sana yay gibi kaşlar, ok gibi bakış vermiş. Bunları, adam avlamaktan başka ne için verdi?
قوس ابرو تیر غمزه دام کید ** بهر چه دادت خدا از بهر صید
Yürü, bir yüce kuş için tuzak kur. Taneyi göster, fakat sakın sen yenme ha!
رو پی مرغی شگرفی دام نه ** دانه بنما لیک در خوردش مده
Onu, muradına eriştirecekmişin gibi görün ağzının tadını boz. Tuzağa tutulan kuş, hiç tane yer mi?
کام بنما و کن او را تلخکام ** کی خورد دانه چو شد در حبس دام
Hâsılı Cuha'nın karısı, gönlünü on türlü emele veren kocamdan şikâyetçiyim diye kadının tapısına vardı.
شد زن او نزد قاضی در گله ** که مرا افغان ز شوی دهدله
Hikâyeyi kısa kes. Kadı, o güzelin yüzüne, gözüne kapıldı, avlandı.4455
قصه کوته کن که قاضی شد شکار ** از مقال و از جمال آن نگار
Dedi ki: Mahkemede bir gürültü varken şikâyetini dinleyemiyor, anlayamıyorum.
گفت اندر محکمهست این غلغله ** من نتوانم فهم کردن این گله
Ey selvi boylu! Yalnızca gelirsen kocanın sitemlerini iyice söyle, şikâyette bulunursun.
گر به خلوت آیی ای سرو سهی ** از ستمکاری شو شرحم دهی
Kadın dedi ki: Senin evine iyi kötü herkes, derdini dökmeye, şikâyetini anlatmaya gelip gider.
گفت خانهی تو ز هر نیک و بدی ** باشد از بهر گله آمد شدی
Baş evi de sevdalarla doludur. Nitekim vesveselerle dolu olan gönül kavgalarla dopdoludur.
خانهی سر جمله پر سودا بود ** صدر پر وسواس و پر غوغا بود
Geri kalan uzuvlar, düşünceye düşmez, rahattır. Fakat gönüller, gelip gidenlerin yüzünden yorulur, yıpranır.4460