English    Türkçe    فارسی   

6
612-661

  • Kardeş aşk ve namus doğru bir şey değil. Ey âşık, âr ve hayâ kapısında durma.
  • Artık vakti geldi, soyunayım, sureti bırakayım da baştanbaşa can olayım.
  • Ey utancın, düşüncenin düşmanı gel! Ben âr ve hayâ perdesini yırttım.
  • Ey canın uykusunu büyüyle bağlayan sevgili, sen şu âlemde ne katı yürekli sevgilisin. 615
  • Hemen sabrın boğazını sık da aşkın gönlü kutlu olsun.
  • Ey gönlümüzü yurt ve konak edinen dost, ben yanmadıkça aşkın gönlü kutlu olur mu hiç?
  • Sen kendi evini yakmadasın, yak. Kimdir bu caiz değil diyecek?
  • Ey sarhoş aslan, bu evi yak. Âşıkın evi, böyle olsun, bu daha doğru ve yerinde.
  • Bundan böyle bu yanışı kıble edineyim, çünkü ben mumum yandıkça aydınım. 620
  • Babacığım, bu gece uykuyu bırak, bir gececik olsun uykusuzlar mahallesine gel de,
  • Şu mecnun olanlara pervane gibi vuslat uğruna ölenlere bak.
  • Halkın aşk denizinde gark olan şu gemisine bak. Sanki aşkın boğazı bir ejderha!
  • Gizli, fakat gönüller kapan bir ejderha... Dağ gibi akılları çekiveren bir kehribar.
  • Hangi güzel koku satanın aklı, ondan haberdar olsa ırmağa bütün tablalarını döküverir. 625
  • Yürü, yürü... hakikaten bu ırmağın ne misli vardır, ne eşi; sen, bu ırmaktan ebediyen çıkamazsın.
  • Ey yalancı gözünü aç da bak. Ne vakte dek ben şunu, bunu bilmem diyeceksin.
  • Riya ve mahrumiyet vebasından kurtul, diri ve daima işte güçte olan Allahlık âlemine gir.
  • Gir de görmüyorum, görüyorum olsun... Şu bilmemler biliyorum haline gelsin.
  • Sarhoşluktan geç, sarhoşluk verir ol. Bu renkten renge girişi bırak, onun istivasına naklet. 630
  • Niceye bir bu sarhoşlukla nazlanıp duracaksın? Her mahalle başında bunca sarhoş var.
  • İki âlem de sevgilinin sarhoşları ile dolsa hepsi de bir olur ki, o bir de hor hakîr değildir.
  • Onlar bir olmakla derecelerinden düşmeyecekleri gibi çok olmakla da dereceleri düşmez. Hor hâkir kimdir? Bedene tapan cehennemlik!
  • Âlem, güneşin nuru ile dolsa o yalımı güzel ısılık kaynağı, hor mu olur?
  • Fakat bütün bununla beraber yücelere çık, salın. Çünkü Allah’nın yeryüzü geniştir, sana ram olmuştur. 635
  • Bu sarhoşluk, yüce bir doğan kuşuna benzer ama kutluluk mekânında ondan da yüceleri vardır.
  • Yürü, herkesten seçilmiş olmada, ruh bağışlamada sarhoşlukta ve sarhoş etmede bir İsrafil kesil.
  • Sarhoşun gönlüyle alay etme, eğlenme hevesi düştü mü bunu bilmem, onu bilmem, demeyi tutturur.
  • Bunu bilmem, onu bilmem demek,bildiğimiz kimdir onu söylemen içindir.
  • Sözde bir şeyi nefyetmek. Bir şeyi ispat etmek içindir. Nefyi bırak da söze ispattan başla. 640
  • Bu değil, o değil sözünü terket de var olanı ileri getir.
  • Nefyi bırak da var olana tap, bunu o sarhoş Türk’ten öğren babacığım.
  • Mahmur Türk beyinin, sabah çağı çalgıcıyı çağırması; ” Ulu Allah’nın dostlarına hazırladığı bir şarap vardır, onu içtiler mi sarhoş olurlar, sarhoş olunca da tertemiz bir hale gelirler..” hadisinin tefsiri Şarap, sırlar küpünde şunun için köpürür: Kim, her şeyden geçmişse o şarabı içer. Ulu Allah “ İyi kişiler içerler ”demiştir. Senin içtiğin şarap haramdır. Biz,helâl olan şaraptan başka şarap içmiyoruz. Çalış da yokluktan varlığa ulaş. Allah şarabiylesarhoşol.
  • Yabancı bir Türk, seher vakti uyandı. Sarhoşluğun verdiği mahmurlukla bir çalgıcı istedi.
  • Can çalgıcısı, insanın canına munistir. Sarhoşun mezesi, gıdası ve kuvveti odur.
  • Çalgıcı onları sarhoşluğa çeker. Sonra yine sarhoşluğu, çalgıcının, okuyucunun nağmesinden, nefesinden tadarlar. 645
  • Allah şarabı, insanı o çalgıcıya, o okuyucuya götürür; bu ten şarabı da bu çalgıcıdan, bu okuyucudan gıdalanır.
  • Söze gelince ikisi de birdir ama hakikatte bu Hasan’la o Hasan arasında fark çoktur.
  • Arada söze ait bir şüphe var ama gökyüzü nerede, ip nerede?
  • Sözdeki birlik, daima yol vurur. Kâfirle müminin birliği, ten bakımındandır.
  • Bedenler, ağızları kapalı testilere benzerler. Her testide ne var? Sen ona bak. 650
  • O beden testisi, âbıhayatla doludur, bu beden testisi ölüm zehriyle.
  • İçindekine bakarsan padişahsın, dışına bakarsan yolunu azıttın gitti.
  • Söz,bil ki şu bedene benzer, manâsı da içindeki candır.
  • Baş gözü, daima bedeni görür, can gözü ise, hünerli canı.
  • Mesnevi’nin sözlerindeki suret de surete kapılanı azdırır, yolunu kaybettirir, manâya bakan kişiye de yol gösterir, doğru yolu buldurur. 655
  • Allah da “Bu Kur’an, gönül yüzünden bazılarına doğru yolu gösterir, bazılarının da yolunu azıtır” buyurmuştur.
  • Arif, şarap dedi mi Allah için olsun abes görme. Arife nasıl olur da bir şey yok olur?
  • Sen, şeytanın içtiği şarabı anlarsan Allah şarabını nereden düşünebileceksin?
  • Çalgıyla şarap... bu ikisi de eşittir. Bu ona koşar, o buna.
  • Sarhoşlar, çalgının namesiyle, çalgıcının nefesiyle gıdalanırlar. Çalgıyla çalgıcı da onları meyhaneye çeker götürür. 660
  • O, meydanın başıdır, bu, sonu. Gönül, onun çevgânında bir top kesilmiştir.