Çalgıcı uyutucu bir şarkı okumaya başladı: Ey yüzünü görmediğim sevgili, bana bir kadeh sun.665
مطرب آغازید بیتی خوابناک ** که انلنی الکاس یا من لا اراک
Sen, benim yüzümsün, hakikatimsin, seni görmezsem şaşılmaz. Yakınlığın son derecesi, şüpheye düşme perdesiyle bürünmedir.
انت وجهی لا عجب ان لا اراه ** غایة القرب حجاب الاشتباه
Sen aklımsın, seni görmezsem şaşılmaz. Karışık şeylerin birbirine girmesinden seni göremezsem şaşılacak şey değildir bu.
انت عقلی لا عجب ان لم ارک ** من وفور الالتباس المشتبک
Sen, bana şah damarımdan daha yakınken, yâ diye nasıl sana hitap edebilirim? Yâ, uzakta olana hitaptır.
جت اقرب انت من حبل الورید ** کم اقل یا یا نداء للبعید
Ben, kıskançlığımdan yanımdaki sevgiliyi gizlemek, duyanları yanıltmak için dağlarda, çöllerde sana nida edip duruyorum.
بل اغالطهم انادی فی القفار ** کی اکتم من معی مومن اغار
Bir körün Mustafa aleyhisselâm’ın evine gelmesi , Allah razı olsun , Ayşe’nin körden kaçması,Resûl aleyhisselâm’ın “Neye kaçıyorsun ? O seni görmüyor ki” demesi üzerine Ayşe’nin ,Peygambere cevabı
در آمدن ضریر در خانهی مصطفی علیهالسلام و گریختن عایشه رضی الله عنها از پیش ضریر و گفتن رسول علیهالسلام کی چه میگریزی او ترا نمیبیند و جواب دادن عایشه رضی الله عنها رسول را صلی الله علیه و سلم
Peygamberin huzuruna bir kör geldi, ey her hamur teknesine ihsanda bulunan dedi.670
اندر آمد پیش پیغامبر ضریر ** کای نوابخش تنور هر خمیر
Sen, sulara, yağmurlara hâkimsin, ben de susuzum, su istiyorum. Ey beni suvaran medet, medet!
ای تو میر آب و من مستسقیم ** مستغاث المستغاث ای ساقیم
Kör kapıdan aceleyle gelince Ayşe, görünmemek için derhal kaçtı.
چون در آمد آن ضریر از در شتاب ** عایشه بگریخت بهر احتجاب
O temiz kadın, kıskanç peygamberin gayretini biliyordu.
زانک واقف بود آن خاتون پاک ** از غیوری رسول رشکناک
Kim daha güzelse kıskançlığı daha artıktır. Çünkü oğullarım, kıskançlık nazdan meydana gelir.
هر که زیباتر بود رشکش فزون ** زانک رشک از ناز خیزد یا بنون
Kokmuş kocakarılar, çirkinliklerini, kartlıklarını bilirler de kocalarına kendi elleriyle genç kadın alırlar, kendi elleriyle kendilerine ortak getirirler.675
گندهپیران شوی را قما دهند ** چونک از زشتی و پیری آگهند
İki âlemde de Ahmed’in güzelliği gibi güzellik mi var? Allah nuru, ona yardım etmede.
چون جمال احمدی در هر دو کون ** کی بدست ای فر یزدانیش عون
İki âlemin nazı da onda olacak elbet. Bu bakımdan kıskançlık da, güneşten yüz kat daha parlak olan ona yaraşır.
نازهای هر دو کون او را رسد ** غیرت آن خورشید صدتو را رسد
که در افکندم به کیوان گوی را ** در کشید ای اختران هم روی را
Benim eşi olmayan parlaklığıma karşı yok olun. Yoksa nuruma karşı rüsvay olursunuz.
در شعاع بینظیرم لا شوید ** ورنه پیش نور نم رسوا شوید
Ben her gece keremimden kaybolurum, gider gibi görünürüm, yoksa nereye gideceğim?680
از کرم من هر شبی غایب شوم ** کی روم الا نمایم که روم
Gider gibi görünürüm de, siz de bir gececik olsun bensiz şu âlemde yarasalar gibi kanat çırpın!
تا شما بی من شبی خفاشوار ** پر زنان پرید گرد این مطار
Tavus kuşları gibi kanatlarınızı gösterin, sarhoş olun, baş çekin, ululanın.
همچو طاووسان پری عرضه کنید ** باز مست و سرکش و معجب شوید
Fakat çarık nasıl Eyaz’ın mumu ise siz de arada bir o çirkin ayaklarınıza bakın.
ننگرید آن پای خود را زشتساز ** همچو چارق کو بود شمع ایاز
Benlikle sol taraf ehlinden olmayasınız diye kulağınızı çekmek için sabahleyin yüz gösteririm der.
رو نمایم صبح بهر گوشمال ** تا نگردید از منی ز اهل شمال
Bunu bırak da bu söz uzundur. Kün emri sözü uzatmayı nehyetmiştir.685
ترک آن کن که درازست آن سخن ** نهی کردست از درازی امر کن
Mustafa aleyhisselâm’ın ,gönlümdekini biliyor mu,yoksa söylenen bir sözü mü taklit ediyor diye anlamak için,Allah razı olsun, Ayşeyi sınaması ve “Neden gizleniyorsun?Gizlenme. Kör,seni görmüyor ki” demesi.
امتحان کردن مصطفی علیهالسلام عایشه را رضی الله عنها کی چه پنهان میشوی پنهان مشو که اعمی ترا نمیبیند تا پدید آید کی عایشه رضی الله عنها از ضمیر مصطفی علیه السلام واقف هست یا خود مقلد گفت ظاهرست
Peygamber, sınamak için “O kadar gizlenme, o seni görmüyor ki” dedi.
گفت پیغامبر برای امتحان ** او نمیبیند ترا کم شو نهان
Ayşe elleriyle işaret ederek “O görmüyor ama ben onu görüyorum ya” demek istedi.
کرد اشارت عایشه با دستها ** او نبیند من همیبینم ورا
Bu öğüt vericinin sözlerinin benzetmelerle, örneklerle dolu olması, aklın, ruhun güzelliğine karşı kıskançlığından onu göstermek istemeyişinden ileri gelir.
غیرت عقل است بر خوبی روح ** پر ز تشبیهات و تمثیل این نصوح
Ruh, bu kadar gizliyken akıl, neden bu derece de onu kıskanır?
با چنین پنهانیی کین روح راست ** عقل بر وی این چنین رشکین چراست
Onun nuru, kendi yüzünü örtmüştür. A kıskanç, kimden gizliyorsun?690
از که پنهان میکنی ای رشکخو ** آنک پوشیدست نورش روی او
Bu güneş, yüzünü örtmeden seyredip durmada. Fakat onun şiddetli nuru, yüzüne perde olmada.
میرود بیرویپوش این آفتاب ** فرط نور اوست رویش را نقاب
Güneş bile ondan bir eser görmemekte. Artık sen, onu kimden gizlersin ki a kıskanç?
از که پنهان میکنی ای رشکور ** که آفتاب از وی نمیبیند اثر
Fakat bende öyle bir kıskançlık var ki onu kendimden bile kıskanır, kendimden bile gizlemek isterim.
رشک از آن افزونترست اندر تنم ** کز خودش خواهم که هم پنهان کنم
Şiddetli kıskançlık ateşimden gözlerimle, kulaklarımla savaşa girişmişim âdeta.
ز آتش رشک گران آهنگ من ** با دو چشم و گوش خود در جنگ من
Ey can, ey gönül! Mademki bu kadar kıskançsın, ağzını yum, sözü bırak bari.695
چون چنین رشکیستت ای جان و دل ** پس دهان بر بند و گفتن را بهل
Fakat korkarım ,susarsam o güneş başka bir yerde perdesini yırtar, kendini gösterir.
ترسم ار خامش کنم آن آفتاب ** از سوی دیگر بدراند حجاب
Sükûtumuz ondan daha ziyade anlatmış olur. Onu görünmekten men edersek görünmeye olan meyli daha fazlalaşır.
در خموشی گفت ما اظهر شود ** که ز منع آن میل افزونتر شود
Deniz coşup kükredi mi, kükreyişi köpük halinde görünür; köpürüşü, “Bilinmeyi diledim, sevdim de halkı yarattım” sırrını meydana getirir.
گر بغرد بحر غرهش کف شود ** جوش احببت بان اعرف شود
Söz söylemekse o pencereyi kapatmak demektir. Söz söylemek, onu gizlemenin ta kendisidir.
حرف گفتن بستن آن روزنست ** عین اظهار سخن پوشیدنست
Güle karşı bülbüle naralar at da ondan haberi olmayanlara korkusunu duyurma, oyala bu nağmelerle onları.700
بلبلانه نعره زن در روی گل ** تا کنی مشغولشان از بوی گل
Kulakları, sözle meşgul olsun da akılları, gülün yüzünü görme havasına kapılmasın.
تا به قل مغشول گردد گوششان ** سوی روی گل نپرد هوششان
Hele pek aydın olan bu güneşin karşısında her delil hakikatte yol vurucudur.
پیش این خورشید کو بس روشنیست ** در حقیقت هر دلیلی رهزنیست
Çalgıcı ,Türk beyinin meclisinde şu gazeli okumaya başladı: Gül müsün,süsen mi,yoksa ay mı? Bilmiyorum ki ,bu perişan âşıktan ne istersin ? Bilmem ki...Türk beyi bunu duyunca ”Bildiğini söyle be!” diye bağırdı, çalgıcı da ona cevap verdi.
حکایت آن مطرب کی در بزم امیر ترک این غزل آغاز کرد گلی یا سوسنی یا سرو یا ماهی نمیدانم ازین آشفتهی بیدل چه میخواهی نمیدانم و بانگ بر زدن ترک کی آن بگو کی میدانی و جواب مطرب امیر را