Ayşe elleriyle işaret ederek “O görmüyor ama ben onu görüyorum ya” demek istedi.
کرد اشارت عایشه با دستها ** او نبیند من همیبینم ورا
Bu öğüt vericinin sözlerinin benzetmelerle, örneklerle dolu olması, aklın, ruhun güzelliğine karşı kıskançlığından onu göstermek istemeyişinden ileri gelir.
غیرت عقل است بر خوبی روح ** پر ز تشبیهات و تمثیل این نصوح
Ruh, bu kadar gizliyken akıl, neden bu derece de onu kıskanır?
با چنین پنهانیی کین روح راست ** عقل بر وی این چنین رشکین چراست
Onun nuru, kendi yüzünü örtmüştür. A kıskanç, kimden gizliyorsun?690
از که پنهان میکنی ای رشکخو ** آنک پوشیدست نورش روی او
Bu güneş, yüzünü örtmeden seyredip durmada. Fakat onun şiddetli nuru, yüzüne perde olmada.
میرود بیرویپوش این آفتاب ** فرط نور اوست رویش را نقاب
Güneş bile ondan bir eser görmemekte. Artık sen, onu kimden gizlersin ki a kıskanç?
از که پنهان میکنی ای رشکور ** که آفتاب از وی نمیبیند اثر
Fakat bende öyle bir kıskançlık var ki onu kendimden bile kıskanır, kendimden bile gizlemek isterim.
رشک از آن افزونترست اندر تنم ** کز خودش خواهم که هم پنهان کنم
Şiddetli kıskançlık ateşimden gözlerimle, kulaklarımla savaşa girişmişim âdeta.
ز آتش رشک گران آهنگ من ** با دو چشم و گوش خود در جنگ من
Ey can, ey gönül! Mademki bu kadar kıskançsın, ağzını yum, sözü bırak bari.695
چون چنین رشکیستت ای جان و دل ** پس دهان بر بند و گفتن را بهل
Fakat korkarım ,susarsam o güneş başka bir yerde perdesini yırtar, kendini gösterir.
ترسم ار خامش کنم آن آفتاب ** از سوی دیگر بدراند حجاب
Sükûtumuz ondan daha ziyade anlatmış olur. Onu görünmekten men edersek görünmeye olan meyli daha fazlalaşır.
در خموشی گفت ما اظهر شود ** که ز منع آن میل افزونتر شود
Deniz coşup kükredi mi, kükreyişi köpük halinde görünür; köpürüşü, “Bilinmeyi diledim, sevdim de halkı yarattım” sırrını meydana getirir.
گر بغرد بحر غرهش کف شود ** جوش احببت بان اعرف شود
Söz söylemekse o pencereyi kapatmak demektir. Söz söylemek, onu gizlemenin ta kendisidir.
حرف گفتن بستن آن روزنست ** عین اظهار سخن پوشیدنست
Güle karşı bülbüle naralar at da ondan haberi olmayanlara korkusunu duyurma, oyala bu nağmelerle onları.700
بلبلانه نعره زن در روی گل ** تا کنی مشغولشان از بوی گل
Kulakları, sözle meşgul olsun da akılları, gülün yüzünü görme havasına kapılmasın.
تا به قل مغشول گردد گوششان ** سوی روی گل نپرد هوششان
Hele pek aydın olan bu güneşin karşısında her delil hakikatte yol vurucudur.
پیش این خورشید کو بس روشنیست ** در حقیقت هر دلیلی رهزنیست
Çalgıcı ,Türk beyinin meclisinde şu gazeli okumaya başladı: Gül müsün,süsen mi,yoksa ay mı? Bilmiyorum ki ,bu perişan âşıktan ne istersin ? Bilmem ki...Türk beyi bunu duyunca ”Bildiğini söyle be!” diye bağırdı, çalgıcı da ona cevap verdi.
حکایت آن مطرب کی در بزم امیر ترک این غزل آغاز کرد گلی یا سوسنی یا سرو یا ماهی نمیدانم ازین آشفتهی بیدل چه میخواهی نمیدانم و بانگ بر زدن ترک کی آن بگو کی میدانی و جواب مطرب امیر را
مطرب آغازید پیش ترک مست ** در حجاب نغمه اسرار الست
Bilmem ki ay mısın, put mu? Bilmem ki benden ne istersin?
من ندانم که تو ماهی یا وثن ** من ندانم تا چه میخواهی ز من
Bilmem ki sana nasıl hizmet edeyim? Susup oturayım mı, yoksa söyleyeyim mi?705
میندانم که چه خدمت آرمت ** تن زنم یا در عبارت آرمت
Şaşılacak şey şu: Hem benden ayrı değilsin, hem de ben neredeyim, sen neredesin? Bunu bir türlü bilmiyorum.
این عجب که نیستی از من جدا ** میندانم من کجاام تو کجا
Bilmiyorum beni nasıl çekiyor da bazen karalar da yürütüyor, bazen kan denizlerine gark ediyorsun.
میندانم که مرا چون میکشی ** گاه در بر گاه در خون میکشی
Böylece ağzını açıp bilmem, bilmiyorum demeye girişti, boyuna bu lâfı söylüyordu.
همچنین لب در ندانم باز کرد ** میندانم میندانم ساز کرد
Bilmiyorum sözü haddi aşınca Türkümüz kızdı, kızıştı.
چون ز حد شد میندانم از شگفت ** ترک ما را زین حراره دل گرفت
Yerinden fırlayıp topuzunu çekti, çalgıcının başına çöktü.710
برجهید آن ترک و دبوسی کشید ** تا علیها بر سر مطرب رسید
Hemen bir çavuş koşup topuzu yakaladı, çalgıcıyı öldürmek size yaraşmaz dedi.
گرز را بگرفت سرهنگی بدست ** گفت نه مطرب کشی این دم بدست
Türk dedi ki: Bu sayısız tekerlemesi, kafamı şişirdi, bari ben onun kafasını ezeyim de görsün!
گفت این تکرار بی حد و مرش ** کوفت طبعم را بکوبم من سرش
A kaltaban, bilmiyorsan nane yeme... Biliyorsan ne söyleyeceksen söyle.
قلتبانا میندانی گه مخور ** ور همیدانی بزن مقصود بر
A ahmak bildiğini söyle bari de bilmiyorum, bilmiyorum deyip durma.
آن بگو ای گیج که میدانیش ** میندانم میندانم در مکش
Ben; neredensin, nerelisin be adam? diye soruyorum. Sen, ne Herat’lıyım ne Belh’li...715
من بپرسم کز کجایی هی مری ** تو بگویی نه ز بلخ و نه از هری
Ne Bağdat’lıyım, ne Musul’lu, ne de Tıraz’lı diyor, ne, ne diye uzatıp duruyorsun.
نه ز بغداد و نه موصل نه طراز ** در کشی در نی و نی راه دراز
Nereliysen söyle bari de kurtul. Burada meramını söylememek aptallıktır.
خود بگو من از کجاام باز ره ** هست تنقیح مناط اینجا بله
Yahut da sana ne yedin diye soruversem ne şarap içtim, ne kebap yedim...
یا بپرسیدم چه خوردی ناشتاب ** تو بگویی نه شراب و نه کباب
Ne et yedim, ne tirit, ne de mercimek diyorsun. Ne yediysen yalnız onu söyle, kâfi.
نه قدید و نه ثرید و نه عدس ** آنچ خوردی آن بگو تنها و بس
Sözü uzun uzun gevelemek neden? Çalgıcı dedi ki: Maksadım gizli.720
این سخنخایی دراز از بهر چیست ** گفت مطرب زانک مقصودم خفیست
Senin nefyetmenden, yoktur demenden ispat senden ürküp kaçmada. Var olanı bir türlü bulamıyorsun. İspattan bir koku alasın diye nefyettim, bilmiyorum dedim.
میرمد اثبات پیش از نفی تو ** نفی کردم تا بری ز اثبات بو
Bu sazı, nefiyle nağmelendirdim. Ölünce de ölüm, sana yaşayış sırlarını söyler.
در نوا آرم بنفی این ساز را ** چون بمیری مرگ گوید راز را
Peygamberin ”Ölmeden önce ölün” hadîsinin tefsiri Dirilik istersen dostum , ölmeden önce öl. İdris böyle ölümle öldü de bizce cennetlik oldu.
تفسیر قوله علیهالسلام موتوا قبل ان تموتوا بمیر ای دوست پیش از مرگ اگر می زندگی خواهی کی ادریس از چنین مردن بهشتی گشت پیش از ما
Bir haylidir can çekiştin ama hâlâ perde arkasındasın. Çünkü bir türlü ölemedin; halbuki ölüm, asıldı.
جان بسی کندی و اندر پردهای ** زانک مردن اصل بد ناوردهای
Ölmedikçe can çekişmen, sona ermez. Merdiven tamamlanmadıkça dama çıkamazsın.
تا نمیری نیست جان کندن تمام ** بیکمال نردبان نایی به بام
Yüz ayak merdivenin iki basamağı noksan olsa dama çıkmak isteyen çıkamaz, dama nâmahrem kesilir.725
چون ز صد پایه دو پایه کم بود ** بام را کوشنده نامحرم بود
Yüz kulaç ipin bir kulacı eksik olsa kovaya kuyu suyunun dolmasına imkân yoktur.
چون رسن یک گز ز صد گز کم بود ** آب اندر دلو از چه کی رود
Bu gemi, yükünden artık olan son batmanı da yüklemezse batmaz beyim.
غرق این کشتی نیابی ای امیر ** تا بننهی اندرو من الاخیر
Son yüklenen yükü asıl bil, ne iş yaparsa o yapar. Vesvese ve azgınlık gemisini o batırır.
من آخر اصل دان کو طارقست ** کشتی وسواس و غی را غارقست
Akıl gemisi battı mı insan, bu gök kubbeye güneş kesilir.
آفتاب گنبد ازرق شود ** کشتی هش چونک مستغرق شود
Ölmediğin için can çekişmen uzadı. Ey Tıraz mumu, sabahleyin sön, öl.730
چون نمردی گشت جان کندن دراز ** مات شو در صبح ای شمع طراز
Yıldızlarımız gizlenmedikçe can güneşi, bil ki gizlidir.
تا نگشتند اختران ما نهان ** دانک پنهانست خورشید جهان
Topuzu kendine vur da benliğini darmadağın et. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
گرز بر خود زن منی در هم شکن ** زانک پنبهی گوش آمد چشم تن
Ey alçak, bende, benim hareketlerimde gördüğün benlik, senin benliğinin aksidir. Sen, kendi kendine topuz vurmadasın.
گرز بر خود میزنی خود ای دنی ** عکس تست اندر فعالم این منی
Benim suretimde kendi aksini görmüş kendinle boğazlaşmak için coşmuş, köpürmüşsün.
عکس خود در صورت من دیدهای ** در قتال خویش بر جوشیدهای
Hani o aslan da kuyuda kendi aksini görmüştü de düşmanı sanıp saldırmıştı ya, onun gibi işte.735
همچو آن شیری که در چه شد فرو ** عکس خود را خصم خود پنداشت او
Yok demek, şüphe yok ki var olanın varlığın zıddıdır. Yok, diyorum, bilmem diyorum, sen de bu zıtla, zıddı olan varı ve varlığı birazcık anla artık.
نفی ضد هست باشد بیشکی ** تا ز ضد ضد را بدانی اندکی