Şehri bırakıp o tarafa yürüdü, feryadın sebebini araştırmaya koyuldu.
شهر را بگذاشت و آن سوی رای کرد ** قصد جست و جوی آن هیهای کرد
Merak etti, bu gam nedir, bu yas kime tutuluyor diye soruşturmaya başladı.
پرس پرسان میشد اندر افتقاد ** چیست این غم بر که این ماتم فتاد
Herhalde bir ulu bey ölmüş olmalı diyordu; böyle bir topluluk, küçük iş değil.785
این رئیس زفت باشد که بمرد ** این چنین مجمع نباشد کار خرد
Ben garibim siz buralısınız adını lâkaplarını söyleyin.
نام او و القاب او شرحم دهید ** که غریبم من شما اهل دهید
Adı neydi ne iş görürdü, nasıl adamdı? Bana bildirin de onun iyiliklerine ait bir mersiye söyleyeyim.
چیست نام و پیشه و اوصاف او ** تا بگویم مرثیه ز الطاف او
Ben şairim,bir mersiye düzüp okuyayım da,buradan bir yiyecek,bir azık parası alayım.
مرثیه سازم که مرد شاعرم ** تا ازینجا برگ و لالنگی برم
Bunu duyanların birisi dedi ki: Yahu, sen deli misin? Yoksa Şîa değilsin de Ehlibeyt düşmanı mısın?
آن یکی گفتش که هی دیوانهای ** تو نهای شیعه عدو خانهای
Âşure gününü, o gün şehit olan cana yas tutmanın yüzlerce yıl yaşamadan daha üstün olduğunu bilmiyor musun?790
روز عاشوار نمیدانی که هست ** ماتم جانی که از قرنی بهست
Bu dert Müminin yanında değersiz olur mu hiç? Kulağın aşkı, küpenin değerincedir.
پیش مومن کی بود این غصه خوار ** قدر عشق گوش عشق گوشوار
Mümine göre o pâk nurun yası, yüzlerce Nuh tufanından da meşhurdur.
پیش مومن ماتم آن پاکروح ** شهرهتر باشد ز صد طوفان نوح
Şair’in,Halepteki Şiîleri kınayan sözleri
نکته گفتن آن شاعر جهت طعن شیعه حلب
Şair dedi ki: Doğru ama Yezit’in devri nerede? Bu yas buraya ne kadar da geç gelmiş?
گفت آری لیک کو دور یزید ** کی بدست این غم چه دیر اینجا رسید
Körler bile o kötülükleri gördüler, sağırların kulakları bile o hikâyeleri duydu.
چشم کوران آن خسارت را بدید ** گوش کران آن حکایت را شنید
Siz şimdiye kadar uyuyor muydunuz ki şimdi yas tutuyor, elbisenizi yırtıyorsunuz?795
خفته بودستید تا اکنون شما ** که کنون جامه دریدیت از عزا
Ey uykuya dalanlar, kendinize ağlayın! Çünkü bu ağır uyku, çok kötü bir ölüm.
پس عزا بر خود کنید ای خفتگان ** زانک بد مرگیست این خواب گران
Allah’ya mensup ruh, zindandan kurtuldu. Neden elbisenizi yırtalım, niçin elimizi ısırıp duralım?
روح سلطانی ز زندانی بجست ** جامه چه درانیم و چون خاییم دست
Onlar ,din sultanlarıydı. Bağı kırdıkları zaman onlara sevinç çağıdır.
چونک ایشان خسرو دین بودهاند ** وقت شادی شد چو بشکستند بند
Devlet saymanına uçup gittiler; tomruğu,zinciri çözüp attılar.
سوی شادروان دولت تاختند ** کنده و زنجیر را انداختند
O gün devlet günüdür, güzellik ve saltanat günüdür. Bir zerrecik anlasan, bilsen bunun böyle olduğunu tasdik edersin?800
روز ملکست و گش و شاهنشهی ** گر تو یک ذره ازیشان آگهی
Bilmiyor, anlamıyorsan yürü, kendine ağla. Çünkü göçmeyi mahşeri inkâr ediyorsun.
ور نهای آگه برو بر خود گری ** زانک در انکار نقل و حشری
Kendi harap dinine, harap gönlüne ağla ki bu eski topraktan başka bir şey görmüyor.
بر دل و دین خرابت نوحه کن ** که نمیبیند جز این خاک کهن
Görüyorsa neden yiğitleşmiyor, Allah’ya dayanmıyor; neden gözü tok değil?
ور همیبیند چرا نبود دلیر ** پشتدار و جانسپار و چشمسیر
Nerede yüzünde din şarabının verdiği nur? Denizi gördüysen hani cömert elin, avucun?
در رخت کو از می دین فرخی ** گر بدیدی بحر کو کف سخی
Irmağı gören suyu esirgemez; hele o denizi, o bulutu görmüşse.805
آنک جو دید آب را نکند دریغ ** خاصه آن کو دید آن دریا و میغ
Allah rızk vericiliğini ve rahmet hazinelerini, görmeyen haris ,büyük bir harman yerinde, o geniş harmanı görmeyip de bir tek buğdaya yapışan ,uğraşa çabalaya,titreye,yorula aceleyle onu götürmeye çalışan bir karıncaya benzer.
تمثیل مرد حریص نابیننده رزاقی حق را و خزاین و رحمت او را به موری کی در خرمنگاه بزرگ با دانهی گندم میکوشد و میجوشد و میلرزد و به تعجیل میکشد و سعت آن خرمن را نمیبیند
Karınca, güzelim harmanları görmez de bir tanecik buğdayın üstüne titrer.
مور بر دانه بدان لرزان شود ** که ز خرمنهای خوش اعمی بود
O taneyi hırsla, korkuyla çeker durur da onca yığını görmez.
میکشد آن دانه را با حرص و بیم ** که نمیبیند چنان چاش کریم
Harman sahibi de ey körlüğünden hiçbir şey görmeyen der;
صاحب خرمن همیگوید که هی ** ای ز کوری پیش تو معدوم شی
Harmanlarımızdan ancak o bir tek taneyi gördün de ona canla başla sarıldın.
تو ز خرمنهای ما آن دیدهای ** که در آن دانه به جان پیچیدهای
Ey surette zerre olan, Zuhal yıldızını gör. Sen bir topal karıncasın, yürü, Süleyman’a bak.810
ای به صورت ذره کیوان را ببین ** مور لنگی رو سلیمان را ببین
Sen bu cisimden ibaret değilsin, gözden ibaretsin. Canı görsen cisimden vazgeçersin.
تو نهای این جسم تو آن دیدهای ** وا رهی از جسم گر جان دیدهای
İnsan gözdür, öte yanı deriden, etten başka bir şey değil. Gözü, neyi görürse değeri o kadardır insanın.
آدمی دیدهست باقی گوشت و پوست ** هرچه چشمش دیده است آن چیز اوست
Bir küp, boyuna deniz suyu ile doldurulsa koca bir dağı sele verir.
کوه را غرقه کند یک خم ز نم ** منفذش چون باز باشد سوی یم
Küpün canından denize bir yol açılırsa küp, ırmaktan üstün olur.
چون به دریا راه شد از جان خم ** خم با جیحون برآرد اشتلم
Onun için “Söyle” sözü, denizin sözüdür. Ahmed, neyi söylerse hakikatte o söz hakikat denizinindir.815
زان سبب قل گفتهی دریا بود ** هرچه نطق احمدی گویا بود
Onun sözleri denizin incileridir. Çünkü gönlü denizle birdir onun.
گفتهی او جمله در بحر بود ** که دلش را بود در دریا نفوذ
Deniz daima küpümüze yardım edip durursa artık bir balıkta denizin bulunmasına şaşılır mı?
داد دریا چون ز خم ما بود ** چه عجب در ماهیی دریا بود
Duygu gözü şu geçip gidici suretlere düşmüş, donup kalmıştır. Sen, o sureti geçip gidici görürsün ama hakikatte geçip gitmez o.
چشم حس افسرد بر نقش ممر ** تش ممر میبینی و او مستقر
Bu ikilik şaşı gözün görüşüdür. Yoksa evvel, âhirdir, âhir de evvel.
این دوی اوصاف دید احولست ** ورنه اول آخر آخر اولست
Bu nereden bilinir? Öldükten sonra dirilmeden. Öldükten sonra dirilmeyi ara da bundan az bahset.820
هی ز چه معلوم گردد این ز بعث ** بعث را جو کم کن اندر بعث بحث
Dirilme gününün gelmesine şart önce ölmektir. Çünkü dirilme, ölümden sonradır.
شرط روز بعث اول مردنست ** زانک بعث از مرده زنده کردنست
Herkes yokluktan korkar, işte bütün âlem, bu yüzden yol sapıtmıştır. Halbuki yokluk, asıl sığınılacak yerdir.
جمله عالم زین غلط کردند راه ** کز عدم ترسند و آن آمد پناه