English    Türkçe    فارسی   

6
814-863

  • Küpün canından denize bir yol açılırsa küp, ırmaktan üstün olur.
  • Onun için “Söyle” sözü, denizin sözüdür. Ahmed, neyi söylerse hakikatte o söz hakikat denizinindir. 815
  • Onun sözleri denizin incileridir. Çünkü gönlü denizle birdir onun.
  • Deniz daima küpümüze yardım edip durursa artık bir balıkta denizin bulunmasına şaşılır mı?
  • Duygu gözü şu geçip gidici suretlere düşmüş, donup kalmıştır. Sen, o sureti geçip gidici görürsün ama hakikatte geçip gitmez o.
  • Bu ikilik şaşı gözün görüşüdür. Yoksa evvel, âhirdir, âhir de evvel.
  • Bu nereden bilinir? Öldükten sonra dirilmeden. Öldükten sonra dirilmeyi ara da bundan az bahset. 820
  • Dirilme gününün gelmesine şart önce ölmektir. Çünkü dirilme, ölümden sonradır.
  • Herkes yokluktan korkar, işte bütün âlem, bu yüzden yol sapıtmıştır. Halbuki yokluk, asıl sığınılacak yerdir.
  • Bilgiyi nerede arayalım? Bilgiyi terk etmede. Barışı nerede umalım? Barıştan vazgeçmeden.
  • Varlığı nerede arayalım? Varlığı terk etmede. Elmayı nereden umalım? Elden vazgeçmeden!
  • Ey güzel yardımcı, yok gören gözü varlığı görür bir hale getirmeye de kaadirsin sen. 825
  • Yokluktan meydana gelen göz, varlığı tamamı ile yok gördü.
  • Fakat şu iki göz, değişti de nurlandı mı bu düzgün cihan mahşer olur.
  • Bu hamlara anlamak haram oldu da onun için bu hakikatler noksan göründü.
  • Allah cömerttir ama güzelim cennetin nimetleri cehennemliğe haramdır.
  • O, ebedî ahde vefa edenlerden değildir, onun için de cennet balı, ağzına acı gelir. 830
  • Müşteri olmadıkça alış veriş etmeye eliniz oynar mı?
  • Birisi gelir, mallara bakar, fakat bakmakla alıcı olmaz ki. O ahmak bakış ancak alay içindir.
  • Bu kaça? Şu kaça? Diye sorar, dolaşır. Fakat vakit geçirmek, içinden de gülüp eğlenmek için.
  • Usancından gelir, senden kumaş ister. Fakat ne müşteridir ne de kumaş arar.
  • Kumaşı yüz kere görür, yüz kere geri verir. O nerede kumaş ölçecek? Yel ölçer poyraz biçer! 835
  • Nerede müşterinin gelişi, alışverişi, nerede bir serserinin alayı, gönül eğleyişi?
  • Cebinde bir habbe bile yoktur. Ancak gevezelik eder, yoksa nereden cüppe alacak?
  • Alışveriş için sermaye yoktur; artık onun çirkin suratı nedir, alayı, gevezeliği ne oluyor?
  • Bu dünya pazarında sermaye altındır, orada da aşk ve iki ıslak göz.
  • Kim eli boş pazara giderse ömrü geçer, tamamı ile ham ve eli boş olarak geri döner. 840
  • Kardeş neredeydin? Hiçbir yerde. Ne pişirdin? Hiçbir şey!
  • Müşteri ol da elim oynasın, gebe olan madenimden lâl doğsun.
  • Fakat müşteri, gevşek ve soğuk bile olsa yine sen onu çağır. Çünkü böyle emredilmiştir.
  • Doğan kuşunu uçur, ruh güvercinini tut. Dâvet yolunda Nuh’un yolunda yürü.
  • Allah için hizmette bulun. Halkın kabul etmesiyle, ret etmesiyle ne işin var senin. 845
  • Birisinin , gece yarısı bir evin kapısı önünde sahur davulu çalması, komşunun “ Daha gece yarısı, sahur vakti değil. Bir de bu evde kimse yok, kimin için davul çalıyorsun” demesi, davulcunun cevabı
  • Birisi, büyük bir zatın evinin kapısında sahur davulu çalmakta idi.
  • Gece yarısı aşk ile şevk ile davul çalıyordu. Ona kabiliyetli birisi dedi ki:
  • Evvelâ bu davulu, seher vakti çal, gece yarısı bu kepazelik olmaz.
  • Bir de ey hevesli adam, şunu da bil ki bu evde hiç kimse yok.
  • Burada şeytandan, periden başka kimse yokken ne diye vaktini zayediyorsun? 850
  • Tefi, davulu birisi duysun diye çalıyorsan duyacak kulak nerede? Bunu anlamak için akıl lâzım, fakat akıl hani?
  • Davulcu dedi ki: Sen sözünü bitirdin şimdi cevabımı dinle de şaşırıp kalma.
  • Sence şimdi gece yarısı ama bence neşe sabahı yaklaştı.
  • Her sınıklık bence kutlu bir hale geldi. Bütün geceler, gözüme gündüz kesildi.
  • Nil ırmağı sana kandır ama bence kan değil, sudur ey akıllı kişi. 855
  • Sence o demirdir, tunçtur ama Davut peygambere mumdur.
  • Dağ, sana karşı ağırdır, cansızdır, fakat Davut’un önünde usta bir çalgıcı, bir okuyucudur.
  • Senin önünde o kırık taşlar susarlar. Fakat Ahmed’in önünde fasih bir hale gelir, hamdü senada bulunurlar.
  • Senin önünde mescidin sütunu ölüdür, fakat Ahmed’e karşı gönlünü aldırmış bir âşıktır.
  • Cihanın bütün cüzüleri halkın önünde ölüdür, Allah’ya karşı bilgi sahibi ve muti. 860
  • Bu evde bu konakta kimse yok, neden bu davulu çalıyorsun, dedin.
  • Bu halk, Allah için paralar verir, yüzlerce hayrın temelini atar, mescitler yaparlar.
  • Sarhoş âşıklar gibi uzun bir yol olan Hacca giderler, seve seve canları ile, malları ile oynarlar.