Noksandan münezzeh Allah, bir elmalık meydana getirmede, onları ağaçlara, yapraklara benzeyen harfler içinde gizlemede.
پاک سبحانی که سیبستان کند ** در غمام حرفشان پنهان کنند
Bu ses, harf ve dedikodu ağaçlığı arasında elmadan ancak bir koku alınabilir.85
زین غمام بانگ و حرف و گفت و گوی ** پردهای کز سیب ناید غیر بوی
Bari sen de bu kokuyu aklına iyice çek, bu kokuyu iyice al da seni kulağından tutup asla kadar götürsün.
باری افزون کش تو این بو را به هوش ** تا سوی اصلت برد بگرفته گوش
Nezle olmamaya, koku almaya bak. Halkın yelinden, nefesinden bedenini ört.
بو نگهدار و بپرهیز از زکام ** تن بپوش از باد و بود سرد عام
Onların havaları, kış rüzgârlarından da soğuktur. Örtün, bürün de burnuna girmesin.
تا نینداید مشامت را ز اثر ** ای هواشان از زمستان سردتر
Onlar, cansız, donmuş kişilerdir. Nefesleri, karlı dağlardan gelir.
چون جمادند و فسرده و تنشگرف ** میجهد انفاسشان از تل برف
Fakat yeryüzü bu karlı kefene büründü mü durma, hemen Hüsameddin’in güneş kılıcını vur.90
چون زمین زین برف در پوشد کفن ** تیغ خورشید حسامالدین بزن
Derhal doğudan Allah kılıcını çek, o doğuyla bu tapıyı ısıt.
هین بر آر از شرق سیفالله را ** گرم کن زان شرق این درگاه را
Güneş, karı hançerledi mi dağlardan ovalardan seller yürür.
برف را خنجر زند آن آفتاب ** سیلها ریزد ز کهها بر تراب
Çünkü o, ne doğudadır, ne batıda. Gece gündüz müneccimle savaşır durur.
زانک لا شرقیست و لا غربیست او ** با منجم روز و شب حربیست او
Neden der, benden başka ve yol göstermeyen yıldızları bayağılık ve körlük yüzünden kıble edindin?
که چرا جز من نجوم بیهدی ** قبله کردی از لیمی و عمی
Kuran’da o emin erin “Ben batanları sevmem” sözü hoşuna gitmedi.95
تا خوشت ناید مقال آن امین ** در نبی که لا احب الا فلین
Ayın önüne geçtin, beline eleğim sağmadan kulluk kemerini bağladın da o yüzden ayın ikiye bölünüşünden incindin.
از قزح در پیش مه بستی کمر ** زان همی رنجی ز وانشق القمر
“Güneş dürülür” âyetini inkâr edersin. Çünkü sence güneş, en yüce bir mertebedir.
منکری این را که شمس کورت ** شمس پیش تست اعلیمرتبت
Havanın değişmesini yıldızların tesirinden bilirsin de “And olsun yıldıza, indiği zaman” âyetinden hoşlanmazsın.
از ستاره دیده تصریف هوا ** ناخوشت آید اذا النجم هوی
Ay, ekmekten de tesirli değildir ya. Nice ekmek vardır ki adamın can damarını koparır.
خود مثرتر نباشد مه ز نان ** ای بسا نان که ببرد عرق جان
Zühre, sudan daha tesirli değildir ya. Nice su vardır ki bedeni harap eder.100
خود مثرتر نباشد زهره زآب ** ای بسا آبا که کرد او تن خراب
Fakat onun sevgisi senin canındadır da onun için dostun öğüdü bir kulağından girer, bir kulağından çıkar.
مهر آن در جان تست و پند دوست ** میزند بر گوش تو بیرون پوست
Fakat bil ki senin öğüdün de bize tesir etmez, bizim öğüdümüz de sana!
پند ما در تو نگیرد ای فلان ** پند تو در ما نگیرد هم بدان
Meğer ki göklerin anahtarları elinde olan sevgiliden sana hususi bir anahtar ihsan edile.
جز مگر مفتاح خاص آید ز دوست ** که مقالید السموات آن اوست
Bu söz, yıldıza benzer, aya benzer. Fakat Allah buyruğu olmaksızın tesir etmez.
این سخن همچون ستارهست و قمر ** لیک بیفرمان حق ندهد اثر
Bu cihetsiz yıldız, yalnız vahiy arayan kulaklara tesir eder.105
این ستارهی بیجهت تاثیر او ** میزند بر گوشهای وحیجو
Cihetten cihetsizlik âlemine gelin de sizi kurdu paralamasın der.
کی بیایید از جهت تا بیجهات ** تا ندراند شما را گرگ مات
Onun yıldızlar saçan pırıltısı karşısında şu dünya güneşi, bir yarasaya benzer.
آنچنان که لمعهی درپاش اوست ** شمس دنیا در صفت خفاش اوست
Yedi mavi gök, onun kulluğundadır. Bir çavuşa benzeyen ay, onun derdiyle yanmada, erimededir.
هفت چرخ ازرقی در رق اوست ** پیک ماه اندر تب و در دق اوست
Zühre, bir şey soracak oldu mu ona el atar, Müşteri can nakdini eline alıp huzurunda durur.
زهره چنگ مسله در وی زده ** مشتری با نقد جان پیش آمده
Zühal, onun elini öpme havasındadır ama kendisini bu devlete lâyık görmez.110
در هوای دستبوس او زحل ** لیک خود را مینبیند از محل
Merih onun yüzünden elini ayağını incitmiş, Utarit onun vasfından yüzlerce kalem kırmıştır.
دست و پا مریخ چندین خست ازو ** وآن عطارد صد قلم بشکست ازو
Bütün bu yıldızlar, müneccimle, ey canı bırakıp rengi seçen!
با منجم این همه انجم به جنگ ** کای رها کرده تو جان بگزیده رنگ
Can odur,bizse hep rengiz, sayılar ve yazılarız. Onun düşünce yıldızı, bütün yıldızların canıdır diye savaşmaktadır.
جان ویست و ما همه رنگ و رقوم ** کوکب هر فکر او جان نجوم
Düşünce de nerede? O makam, tamamıyla pâk nurdur. Ey düşüncelere kapılan, bu düşünce lâfı senin için söylenmiştir.
فکر کو آنجا همه نورست پاک ** بهر تست این لفظ فکر ای فکرناک
Her yıldızın yücelerde bir evi vardır ama bizim yıldızımız, hiçbir eve sığmaz.115
هر ستاره خانه دارد در علا ** هیچ خانه در نگنجد نجم ما
Yeri, yurdu yakan şey, nasıl olur da mekâna sığar? Haddi olmayan nur, nasıl olur da hadde girer?
جای سوز اندر مکان کی در رود ** نور نامحدود را حد کی بود
Fakat sevdalı ve bir zayıf kişi anlasın diye bir örnek verir, bir suretle tasvir ederler.
لیک تمثیلی و تصویری کنند ** تا که در یابد ضعیفی عشقمند
O şey, örnektir, onun misli değil. Bu örneği de donmuş kalmış akıl, bunu anlasın diye getirirler.
مثل نبود لیک باشد آن مثال ** تا کند عقل مجمد را گسیل
Akıl keskindir ama ayağı gevşektir. Çünkü gönlü yıkıktır, bedeni sağlam.
عقل سر تیزست لیکن پای سست ** زانک دل ویران شدست و تن درست
Bu çeşit aklı olanların akılları, neye takılırsa sımsıkı takılır ama şehveti bırakmayı hiç mi hiç düşünmezler.120
عقلشان در نقل دنیا پیچ پیچ ** فکرشان در ترک شهوت هیچ هیچ
Dâva zamanı göğüsleri doğuya benzer, fakat takva zamanı sabırları, âdeta bir şimşektir.
صدرشان در وقت دعوی همچو شرق ** صبرشان در وقت تقوی همچو برق
Her biri hünerlerle kendini gösterir, âlim geçinir. Fakat vefa vaktinde âlem gibi vefasızdır.
عالمی اندر هنرها خودنما ** همچو عالم بیوفا وقت وفا
Kendini görme zamanında cihana sığmaz, fakat ekmek gibi boğazda, mide de kaybolur gider.
وقت خودبینی نگنجد در جهان ** در گلو و معده گم گشته چو نان
Fakat yine de bütün bu vasıflar iyidir... İyilik aradı mı insanda kötü şey kalmaz ki.
این همه اوصافشان نیکو شود ** بد نماند چونک نیکوجو شود
Meni, benliğinde kaldıkça kokuşur, pis olur. Fakat cana ulaştı mı aydınlık âlemini bulur.125
گر منی گنده بود همچون منی ** چون به جان پیوست یابد روشنی
Cansız şey, nebatata yüz tuttu mu, baht ağacından hayat biter.
هر جمادی که کند رو در نبات ** از درخت بخت او روید حیات
Canlıya yüz tutan nebat, Hızır gibi âbıhayat kaynağından içer.
هر نباتی کان به جان رو آورد ** خضروار از چشمهی حیوان خورد
Can da canana yüz tutarsa pılısını pırtısını sonsuz ömür iklimine çeker götürür.
باز جان چون رو سوی جانان نهد ** رخت را در عمر بیپایان نهد
Birisinin , vaaz eden bir hocaya “Bir borcun üstüne oturmuş olan kuşun başı mı daha üstün ve yücedir, yoksa kuyruğu mu” diye sorması, vaaz edenin de,soran adamın anlayışına göre cevap vermesi.
سال سایل از مرغی کی بر سر ربض شهری نشسته باشد سر او فاضلترست و عزیزتر و شریفتر و مکرمتر یا دم او و جواب دادن واعظ سایل را به قدر فهم او
Bir gün bilgisiz bir adam, vaaz eden birine sordu: Mimberde senden daha yüce söz söyleyen, senden daha güzel vaaz eden bir adam bile yok.
واعظی را گفت روزی سایلی ** کای تو منبر را سنیتر قایلی
Sana bir sorum var; ey akıllı er, bu mecliste sualime cevap ver.130
یک سالستم بگو ای ذو لباب ** اندرین مجلس سالم را جواب
Bir kale burcunun üstüne bir kuş otursa başı mı daha üstündür, kuyruğu mu?
بر سر بارو یکی مرغی نشست ** از سر و از دم کدامینش بهست
Vaaz eden dedi ki: Yüzü şehre, kuyruğu köyeyse yüzü, bil ki kuyruğundan üstündür.
گفت اگر رویش به شهر و دم به ده ** روی او از دم او میدان که به
Yok... Eğer kuyruğu şehre, yüzü köyeyse o kuyruğa toprak ol, yüzünden yüz çevir.
ور سوی شهرست دم رویش به ده ** خاک آن دم باش و از رویش بجه