راستی کن ای تو فخر راستان ** ای تو صدر و من درت را آستان
Ey doğruların medar-ı iftiharı! Doğrulukta bulun. Ey baş köşe! Ben senin kapında eşiğim.
آستان و صدر در معنی کجاست ** ما و من کو آن طرف کان یار ماست
Mana âleminde başköşe nerede, eşik nerede? Sevgilimizin bulunduğu yerde biz ve ben nerede?
ای رهیده جان تو از ما و من ** ای لطیفهی روح اندر مرد و زن1785
Ey canı biz ve ben kaydından kurtulan! Ey erkekte kadında söze ve vasfa sığmaz ruh!
مرد و زن چون یک شود آن یک تویی ** چون که یک جا محو شد آنک تویی
Erkek, kadın kaydı kalkıp bir olunca o bir, sensin. Birler de aradan kalkınca kalan yalnız sensin.
این من و ما بهر آن بر ساختی ** تا تو با خود نرد خدمت باختی
Kendi kendinle huzur tavlasını oynamak için bu “ben” ve “biz”i vücuda getirdin.
تا من و توها همه یک جان شوند ** عاقبت مستغرق جانان شوند
Bu suretle “ben” ve “sen” ler, umumiyetle bir can haline gelirler, sonunda da sevgiliye mustağrak olurlar.
این همه هست و بیا ای امر کن ** ای منزه از بیان و از سخن
(Ben, biz, ben ve bizim, varlıkların varlığı ve yokluğu, hulâsa) söylediklerimin hepsi vardır, vakidir. Ey kün emri, ey gel denmekten ve söz söylemekten münezzeh Tanrı, sen gel!
جسم جسمانه تواند دیدنت ** در خیال آرد غم و خندیدنت1790
Ten gözü, seni görebilir mi; senin gamlanman, neşelenip gülmen hayale gelir mi?
دل که او بستهی غم و خندیدن است ** تو مگو کاو لایق آن دیدن است
Gama, neşeye merbut olan gönle, onu görmeye lâyıktır, deme!
آن که او بستهی غم و خنده بود ** او بدین دو عاریت زنده بود
Keder ve neşeye bağlanmış olan; bu iki ariyet vasıfla yaşar.