-
این دم ابدال باشد ز آن بهار ** در دل و جان روید از وی سبزهزار
- Abdâlin bu nefesi de işte o bahardandır. Canda ve gönülde bu nefes yüzünden yüzlerce güzel şeyler biter.
-
فعل باران بهاری با درخت ** آید از انفاسشان در نیک بخت
- Onların nefesleri, talihli kişilere bahar yağmurlarının ağaca yaptığı tesiri yapar.
-
گر درخت خشک باشد در مکان ** عیب آن از باد جان افزا مدان
- Fakat bir yerde kuru bir ağaç bulunsa cana can katan rüzgârı ayıplama!
-
باد کار خویش کرد و بروزید ** آن که جانی داشت بر جانش گزید 2045
- Rüzgâr, işini yaptı, esti. Canı olan da, rüzgârın tesirini candan kabul etti.
-
در معنی این حدیث که اغتنموا برد الربیع الی آخره
- “ Bahar serinliğini ganimet bilip istifade edin. Çünkü o, ağaçlarınıza ne yaparsa bedenlerinize de onu yapar v.s hadisinin manası
-
گفت پیغمبر ز سرمای بهار ** تن مپوشانید یاران زینهار
- Peygamber, “Dostlar, bahar serinliğinden sakın vücudunuzu örtmeyin.
-
ز آن که با جان شما آن میکند ** کان بهاران با درختان میکند
- Çünkü bahar rüzgârı, ağaçlara nasıl tesir ederse sizin hayatınıza da öyle tesir eder.
-
لیک بگریزید از سرد خزان ** کان کند کاو کرد با باغ و رزان
- Fakat güz serinliğinden kaçının. Çünkü o, bağa ve çubuklara ne yaparsa sizin vücudunuza da onu yapar “dedi.
-
راویان این را به ظاهر بردهاند ** هم بر آن صورت قناعت کردهاند
- Bu hadisi rivayet edenler, zahirî manasını vermişler ve yalnız zahirî manasıyla kanaat etmişlerdir.
-
بیخبر بودند از جان آن گروه ** کوه را دیده ندیده کان بکوه 2050
- Onların halden haberleri yoktur. Dağı görmüşler de dağdaki madeni görmemişlerdir.
-
آن خزان نزد خدا نفس و هواست ** عقل و جان عین بهار است و بقاست
- Tanrı’ya göre güz, nefis ve hevadır. Akılla cansa baharın ve ebedîliğin ta kendisidir.