من روم سوی قناعت دل قوی ** تو چرا سوی شناعت میروی
Ben sağlam bir yürekle kanaat yolunda gidiyorum; sen neye kınama yolunu tutuyorsun?”
مرد قانع از سر اخلاص و سوز ** زین نسق میگفت با زن تا به روز
Kanaatkâr adam ihlâsla, yüreği yanarak sabaha kadar karısına bu yolda sözler söyledi.
نصیحت کردن زن مر شوی را که سخن افزون از قدم و از مقام خود مگو لم تقولون ما لا تفعلونکه این سخنها اگر چه راست است این مقام توکل ترا نیست و این سخن گفتن فوق مقام و معاملهی خود زیان دارد و کبر مقتا عند الله باشد
Bedevi karısının, kocasına “ Lime tekulûne mâ lâ tef’alûn denmiştir.Haddinden fazla söz söyleme. Bu sözler doğru olmakla beraber bu tevekkül makamı, senin makamın değildir. Makamından ve işinden yukarı söz söylemek, sana ziyan verir. “ Kebüre makten indallah “ hükmü zuhur eder, diye nasihat vermesi
زن بر او زد بانگ کای ناموس کیش ** من فسون تو نخواهم خورد بیش2315
Kadın ona haykırdı: “Ey namustan gayri bir şeyi olmayan, artık bundan fazla senin afsununu istemem.
ترهات از دعوی و دعوت مگو ** رو سخن از کبر وز نخوت مگو
Yürü git. Gayri bu davadan bahsetme; kibir ve azamete dair saçma sapan şeyler söyleyip durma!
چند حرف طمطراق و کار و بار ** کار و حال خود ببین و شرم دار
Ne vakte kadar bu tumturaklı sözler, bu işler güçler? Kendi halini, kendi işini gör de utan!
کبر زشت و از گدایان زشتتر ** روز سرد و برف و آن گه جامه تر
Kibir çirkindir ama dilencilerden olursa daha çirkin. Soğuk gün ortalık kar... Bir de elbise ıslak olursa...
چند دعوی و دم و باد و بروت ** ای ترا خانه چو بیت العنکبوت
Ey örümcek ağı gibi evi olan! Ne vakte kadar dava, çalım; Ne vakte kadar kibir, azamet!
از قناعت کی تو جان افروختی ** از قناعتها تو نام آموختی2320
Sen kanaatten ne vakit canını nurlandırdın ki? Kanaatten ancak bir ad öğrendin.
گفت پیغمبر قناعت چیست گنج ** گنج را تو وا نمیدانی ز رنج
Peygamber “Kanaat nedir? Hazinedir” dedi. Sen hazineyi mihnet ve meşakkatten ayırt edemiyorsun.
این قناعت نیست جز گنج روان ** تو مزن لاف ای غم و رنج روان
Bu kanaat daimî bir hazineden başka bir hazineden başka bir şey değildir. Ey gönüle gam ve elem veren artık beyhude sözlere dalma!