-
ز آن که آلت دعوی است و هستی است ** کار در بیآلتی و پستی است
- Çünkü alet, vesile… dâvaya düşmektir, varlık alâmetidir. Asıl hüner aletsizliktedir, alçalmadadır."
-
گفت کی بیآلتی سودا کنم ** تا نه من بیآلتی پیدا کنم
- Arap “Aletsiz nasıl alışveriş edeyim de aletsizliği elde edeyim?
-
پس گواهی بایدم بر مفلسی ** تا شهم رحمی کند یا مونسی
- Müflisliğime de bir delil gerek ki padişah halime acısın.
-
تو گواهی غیر گفتوگو و رنگ ** وانما تا رحم آرد شاه شنگ 2700
- Sen, bana dedikodudan ve hileden başka bir şahit göster de o şen padişah merhamete gelsin.
-
کاین گواهی که ز گفت و رنگ بد ** نزد آن قاضی القضاة آن جرح شد
- Çünkü sözden ve kötü hileden ibaret olan bu şahitlik o hâkimler hâkiminin yanında mecruhtur.
-
صدق میخواهد گواه حال او ** تا بتابد نور او بیقال او
- Müflisin şahidi doğruluk olmalı ki nuru, söylemeden parıldasın (halini arzetmeden hali anlaşılan)” dedi.
-
هدیه بردن عرب سبوی آب باران از میان بادیه سوی بغداد به نزد خلیفه بر پنداشت آن که آن جا هم قحط آب است
- Arabın, orada su kıtlığı var sanarak çölleri aşıp Bağdat’a, halifeye bir testi yağmur suyu hediye götürmesi
-
گفت زن صدق آن بود کز بود خویش ** پاک برخیزی تو از مجهود خویش
- Kadın dedi ki: “Doğruluk varlığından tamamı ile çıkıp arınarak, isteğini terk etmendir.
-
آب باران است ما را در سبو ** ملکت و سرمایه و اسباب تو
- Testimizde yağmur suyu var. Malın, mülkün, sermayen bundan ibaret.
-
این سبوی آب را بردار و رو ** هدیه ساز و پیش شاهنشاه شو 2705
- Bu su testisini al, git; padişahlar padişahın huzuruna var, armağan götür.
-
گو که ما را غیر این اسباب نیست ** در مفازه هیچ به زین آب نیست
- De ki: Bizim bundan başka hiçbir malımız, mülkümüz yok. Çölde de bundan iyi su hiç yoktur.