-
هر که تنها نادرا این ره برید ** هم به عون همت پیران رسید
- Bu yolu, nadir olarak yapayalnız aşan bile yine Pîrlerin himmetiyle aşmış, varacağı yere onların sayesinde ulaşmıştır.
-
دست پیر از غایبان کوتاه نیست ** دست او جز قبضهی الله نیست 2975
- Pîrin eli, kısa değildir, gaiptekilere de erişir. Onun eli, Tanrı kabzasından başka bir şey değildir ki.
-
غایبان را چون چنین خلعت دهند ** حاضران از غایبان لا شک بهند
- Gaipte bulunanlara böyle bir hil’ati verirlerse huzurda bulunanlar şüphesiz gaiptekilerden daha iyidir.
-
غایبان را چون نواله میدهند ** پیش مهمان تا چه نعمتها نهند
- Gaiptekileri bile doyururlar, onlara bile ihsan ederlerse artık konuğun önüne ne nimetler koymazlar?
-
کو کسی که پیش شه بندد کمر ** تا کسی که هست بیرون سوی در
- Huzurlarında hizmet kemeri bağlanan nerede, kapı dışında bulunan nerede?
-
چون گزیدی پیر نازک دل مباش ** سست و ریزیده چو آب و گل مباش
- Pîri seçip ona teslim oldun mu, nazik ve tahammülsüz olma; balçık gibi gevşek ve sölpük bir halde bulunma.
-
گر بهر زخمی تو پر کینه شوی ** پس کجا بیصیقل آیینه شوی 2980
- Her zahmete, her meşakkate kızar, kinlenirsen cilâlanmadan nasıl ayna olacaksın?”
-
کبودی زدن قزوینی بر شانگاه صورت شیر و پشیمان شدن او به سبب زخم سوزن
- Vücuduna aslan resmi döğdürmek isteyen, fakat iğne acısından dolayı pişman olan Kazvinlinin hikâyesi
-
این حکایت بشنو از صاحب بیان ** در طریق و عادت قزوینیان
- Rivayetçiden şu hikâyeyi de dinle: Kazvinlilerin âdetleridir;
-
بر تن و دست و کتفها بیگزند ** از سر سوزن کبودیها زنند
- Vücutlarına, kol ve omuzlarına, kendilerine zarar vermeksizin iğne ile mavi dövmeler dövdürürler.
-
سوی دلاکی بشد قزوینیی ** که کبودم زن بکن شیرینیی
- Bir Kavzinli, tellâğın yanına gidip “Bana bir döğme yap; fakat canımı acıtma” dedi.