English    Türkçe    فارسی   

2
1032-1041

  • خلق بی‏پایان ز یک اندیشه بین ** گشته چون سیلی روانه بر زمین‏
  • Gör ki bu sayısız halk, bir tefekkür yüzünden yeryüzünde akıp giden sel gibidir.
  • هست آن اندیشه پیش خلق خرد ** لیک چون سیلی جهان را خورد و برد
  • Halk, o düşünceyi küçük ve ehemmiyetsiz görür ama sel gibi cihanı suya boğar, alıp götürür.
  • پس چو می‏بینی که از اندیشه‏ای ** قایم است اندر جهان هر پیشه‏ای‏
  • Âlem de her hünerin fikirle kaim olduğunu,
  • خانه‏ها و قصرها و شهرها ** کوهها و دشتها و نهرها 1035
  • Evlerin, köşklerin, şehirlerin, dağların, sahraların, nehirlerin hep onda meydana geldiğini,
  • هم زمین و بحر و هم مهر و فلک ** زنده از وی همچو کز دریا سمک‏
  • Denizdeki balığın denizin vücuduyla yaşadığı gibi yerin de, denizin de, güneşin de, göğün de fikirle diri bulunduğunu mademki görmektesin.
  • پس چرا از ابلهی پیش تو کور ** تن سلیمان است و اندیشه چو مور
  • Neden kör gibisin, neden ahmaklık ediyorsun, neden sence ten Süleyman gibi oluyor da fikir karınca gibi?
  • می‏نماید پیش چشمت که بزرگ ** هست اندیشه چو موش و کوه گرگ‏
  • Gözüne dağ, büyük görünüyor da fikri fare gibi küçük, dağı kurt gibi büyük sanıyorsun.
  • عالم اندر چشم تو هول و عظیم ** ز ابر و رعد و چرخ داری لرز و بیم‏
  • Âlem, gözünde pek korkunç, pek büyük görünmekte… Buluttan, gökten, gök gürlemesinden ürküp korkuyor, tir, tir titriyorsun.
  • وز جهان فکرتی ای کم ز خر ** ایمن و غافل چو سنگ بی‏خبر 1040
  • Hâlbuki ey eşekten aşağı kişi, fikir âleminden emin ve gafilsin, bir taş gibi o, cihandan haberin yok!
  • ز انکه نقشی وز خرد بی‏بهره‏ای ** آدمی خو نیستی خر کره‏ای‏
  • Çünkü suretten ibaretsin, akıldan nasibin yok. İnsan huylu değilsin, bir eşek sıpasısın!