-
یک دمم با جغدها دمساز کرد ** از دم من جغدها را باز کرد
- Bir zamancağız beni baykuşlara hemdem etti de benim yüzümden baykuşları doğanlaştırdı.
-
ای خنک جغدی که در پرواز من ** فهم کرد از نیک بختی راز من
- Ne mutlu o doğana ki uçuşuma uyar; talihi yâr olur da sırrımı anlar.
-
در من آویزید تا نازان شوید ** گر چه جغدانید شهبازان شوید 1165
- Bana yapışın da doğan olun, baykuşsanız bile doğanlaşın!
-
آن که باشد با چنان شاهی حبیب ** هر کجا افتد چرا باشد غریب
- Böyle bir padişaha sevgili olan nereye düşerse, düşsün, nasıl olur da garip olur.?
-
هر که باشد شاه دردش را دوا ** گر چو نی نالد نباشد بینوا
- Padişah kimin derdine derman olursa o, ney gibi feryat eder, sessiz sedasız kalmaz.
-
مالک ملکم نیم من طبل خوار ** طبل بازم میزند شه از کنار
- Ben mülk sahibiyim, başkasının sofrasına oturup yemeğini yemiyorum. Padişah, uzaktan benim davulumu çalmakta, nöbetimi vurmakta.
-
طبل باز من ندای ارجعی ** حق گواه من به رغم مدعی
- Benim davulumu döğen “İrciî” sesidir. Benimle dâvaya girişenlerin rağmine şahidim, Allah’tır.
-
من نیم جنس شهنشه دور از او ** لیک دارم در تجلی نور از او 1170
- Padişahın cinsinden değilim, hâşa, bunu iddia etmiyorum. Fakat onun tecellisiyle, onun nuruna sahibim.
-
نیست جنسیت ز روی شکل و ذات ** آب جنس خاک آمد در نبات
- Cins oluş, sade şekil ve zat bakımından değildir. Su, nebatta toprağın cinsinden sayılır.
-
باد جنس آتش آمد در قوام ** طبع را جنس آمده ست آخر مدام
- Rüzgâr, ateşi yaktığı, yanmasına yardım ettiği için rüzgârın cinsi demektir. Nihayet şarap, tabiata neşe verdiğinden onun cinsidir.