-
ای دهان تو خود دهانهای دوزخی ** وی جهان تو بر مثال برزخی
- Ey ağız, sen esasen cehennemin bir alevisin! Ey cihan, sen zaten bir berzaha benzersin!
-
نور باقی پهلوی دنیای دون ** شیر صافی پهلوی جوهای خون
- Baki nur, aşağılık dünyanın ardındadır. Saf süt, kan nehirlerinin ardındadır.
-
چون در او گامی زنی بیاحتیاط ** شیر تو خون میشود از اختلاط
- Oraya ihtiyarsız bir attın mı sütün karışır, kan haline gelir.
-
یک قدم زد آدم اندر ذوق نفس ** شد فراق صدر جنت طوق نفس 15
- Âdem peygamber, nefis zevkine bir adım attı, cennetin başköşesinden ayrılma zinciri, boğazına geçti.
-
همچو دیو از وی فرشته میگریخت ** بهر نانی چند آب چشم ریخت
- Melek, Şeytandan kaçar gibi ondan kaçmaya başladı. Bir lokma ekmek için ne kadar gözyaşı döktü.
-
گر چه یک مو بد گنه کاو جسته بود ** لیک آن مو در دو دیده رسته بود
- Gerçi cüret ettiği suç bir kıl kadardı. Fakat o kıl iki gözde bitmişti.
-
بود آدم دیدهی نور قدیم ** موی در دیده بود کوه عظیم
- Âdem, kadim nur’un gözüydü. Gözde kıl, büyük bir dağ kesilir.
-
گر در آن آدم بکردی مشورت ** در پشیمانی نگفتی معذرت
- Eğer Âdem, o hususta meşverette bulunsaydı pişman olup özürler serdetmezdi.
-
ز آن که با عقلی چو عقلی جفت شد ** مانع بد فعلی و بد گفت شد 20
- Çünkü bir akıl, başka bir akılla birleşti mi; kötü işe, kötü söze mani olur.
-
نفس با نفس دگر چون یار شد ** عقل جزوی عاطل و بیکار شد
- Fakat nefis, başka bir nefisle dost olursa cüzi akıl muattal olur, bir işe yaramaz.