-
یا چو بر درویش ایام زکات ** یا چو بر محبوس پیغام نجات
- Yahut yoksula zekât zamanını geldiği söylenmiş, mahpusa kurtuluş müjdesi verilmiş gibi.
-
چون دم رحمان بود کان از یمن ** میرسد سوی محمد بیدهن
- Muhammet’e Yemen’den gelen ve ağızsız söylenen Rahman nefesine.
-
یا چو بوی احمد مرسل بود ** کان به عاصی در شفاعت میرسد
- Yahut âsilere şefaate gelen Ahmed’in,
-
یا چو بوی یوسف خوب لطیف ** میزند بر جان یعقوب نحیف 1205
- Yahut da zayıf Yakub’un canına erişen güzel ve lâtif Yusuf’un kokusuna benziyor.
-
فایدهی دیگر که هر خشتی کز این ** بر کنم آیم سوی ماء معین
- Öbür faydası da duvardan koparıp tertemiz suya attığım her taş, her kerpiç parçası,
-
کز کمی خشت دیوار بلند ** پستتر گردد به هر دفعه که کند
- Yüksek duvarı biraz daha alçaltıyor, her defasında duvar biraz daha inmiş oluyor.
-
پستی دیوار قربی میشود ** فصل او درمان وصلی میبود
- Duvarın alçalması, suya yaklaşmama sebep olmakta. Duvarın ortadan kalkması vuslata çare bulmakta.”
-
سجده آمد کندن خشت لزب ** موجب قربی که و اسجد و اقترب
- Duvardaki o taşları, kerpiçleri koparmak “Secde et de yaklaş” ayetindeki yakınlığı mucip olan secdedir.
-
تا که این دیوار عالی گردن است ** مانع این سر فرود آوردن است 1210
- Duvarın boynu yüksekken bu baş indirmeğe mânidir.
-
سجده نتوان کرد بر آب حیات ** تا نیابم زین تن خاکی نجات
- Bu toprak bedenden kurtulmadıkça Âbıhayata secde edemem.