-
سال بیگه گشت وقت کشت نی ** جز سیه رویی و فعل زشت نی
- Yıl geçti, ekin vakti değil. Yüz karalığından, kötü işten başka da mahsul yok.
-
کرم در بیخ درخت تن فتاد ** بایدش بر کند و در آتش نهاد
- Ten ağacına kurt düştü. Onu söküp ateşe atmak lâzım.
-
هین و هین ای راه رو بیگاه شد ** آفتاب عمر سوی چاه شد 1265
- Yolcu, kendine gel, kendine… Vakit geçti, ömür güneşi kuyuya doğruldu.
-
این دو روزک را که زورت هست زود ** پیر افشانی بکن از راه جود
- Bu iki günceğizinde olsun, kuvvetin varken kocalığını Hak yoluna sarf et.
-
این قدر تخمی که مانده ستت بباز ** تا بروید زین دو دم عمر دراز
- Elinde kalan şu kadarcık tohumu olsun ek de bu iki anlık müddetten uzun bir ömür bitsin.
-
تا نمرده ست این چراغ با گهر ** هین فتیلهاش ساز و روغن زودتر
- Bu aydın çırağ sönmeden kendine gel de hemen fitilini düzelt, yağını tazele.
-
هین مگو فردا که فرداها گذشت ** تا به کلی نگذرد ایام کشت
- Yarın yaparım deme. Nice yarınlar geçti. Ekin zamanı tamamıyla geçmesin ,agâh ol!
-
پند من بشنو که تن بند قوی است ** کهنه بیرون کن گرت میل نوی است 1270
- Nasihatimi dinle: Ten, kuvvetli bir bağdır. Yeniyi istiyorsan, eskiden soyun!
-
لب ببند و کف پر زر بر گشا ** بخل تن بگذار و پیش آور سخا
- Dudağını yum, altın dolu avucunu aç. Ten nekesliğini bırak, cömertliği ele al.
-
ترک شهوتها و لذتها سخاست ** هر که در شهوت فرو شد بر نخاست
- Cömertlik, şehvetleri, lezzetleri terk etmedir. Şehvet yüzünden düşen kalkmamıştır.