-
این جهان نیست چون هستان شده ** و آن جهان هست بس پنهان شده 1280
- Hakikatte yok olan şu cihan var gibi görünmekte, hakikatte var olan cihan da adamakıllı gizlenmede.
-
خاک بر باد است و بازی میکند ** کژنمایی پرده سازی میکند
- Rüzgâr esti mi toz toprak görünür, uçup savrulur, rüzgâr görünmez. Toz toprak kendisini gösterir, rüzgâra perde olur.
-
اینکه بر کار است بیکار است و پوست ** و انکه پنهان است مغز و اصل اوست
- Zahiren iş işleyen, hakikatte işsizdir, deriden ibarettir. Gizli olan içtir; asıl odur.
-
خاک همچون آلتی در دست باد ** باد را دان عالی و عالی نژاد
- Toprak, rüzgârın elinde bir alete benzer. Asıl toprağı yüce ve tabiatı yüksek bil.
-
چشم خاکی را به خاک افتد نظر ** باد بین چشمی بود نوعی دگر
- Toprağa mensup gözün bakışı da toprağa düşer. Rüzgârı gören göz başka bir çeşittir.
-
اسب داند اسب را کاو هست یار ** هم سواری داند احوال سوار 1285
- Atı at bilir; at, atın eşitidir. Binicinin ahvalini de binici bilir.
-
چشم حس اسب است و نور حق سوار ** بیسواره اسب خود ناید به کار
- Duygu gözü attır, binici Hak nuru. Binici olmadıkça at, zaten işe yaramaz ki.
-
پس ادب کن اسب را از خوی بد ** ور نه پیش شاه باشد اسب رد
- Şu halde ata terbiye ver, kötü huyunu terk ettir. Yoksa padişah onu kabul etmez.
-
چشم اسب از چشم شه رهبر بود ** چشم او بیچشم شه مضطر بود
- Atın gözüne yol gösteren, padişahın gözüdür. Padişahın gözü olmadıkça at, bir şey göremez.
-
چشم اسبان جز گیاه و جز چرا ** هر کجا خوانی بگوید نه چرا
- Atların gözleri, ottan, otlaktan başka bir yerde değildir. Onları buralardan başka nereye çağırsan “ gelmem, niye geleyim” derler.