English    Türkçe    فارسی   

2
1280-1289

  • این جهان نیست چون هستان شده ** و آن جهان هست بس پنهان شده‏ 1280
  • Hakikatte yok olan şu cihan var gibi görünmekte, hakikatte var olan cihan da adamakıllı gizlenmede.
  • خاک بر باد است و بازی می‏کند ** کژنمایی پرده سازی می‏کند
  • Rüzgâr esti mi toz toprak görünür, uçup savrulur, rüzgâr görünmez. Toz toprak kendisini gösterir, rüzgâra perde olur.
  • اینکه بر کار است بی‏کار است و پوست ** و انکه پنهان است مغز و اصل اوست‏
  • Zahiren iş işleyen, hakikatte işsizdir, deriden ibarettir. Gizli olan içtir; asıl odur.
  • خاک همچون آلتی در دست باد ** باد را دان عالی و عالی نژاد
  • Toprak, rüzgârın elinde bir alete benzer. Asıl toprağı yüce ve tabiatı yüksek bil.
  • چشم خاکی را به خاک افتد نظر ** باد بین چشمی بود نوعی دگر
  • Toprağa mensup gözün bakışı da toprağa düşer. Rüzgârı gören göz başka bir çeşittir.
  • اسب داند اسب را کاو هست یار ** هم سواری داند احوال سوار 1285
  • Atı at bilir; at, atın eşitidir. Binicinin ahvalini de binici bilir.
  • چشم حس اسب است و نور حق سوار ** بی‏سواره اسب خود ناید به کار
  • Duygu gözü attır, binici Hak nuru. Binici olmadıkça at, zaten işe yaramaz ki.
  • پس ادب کن اسب را از خوی بد ** ور نه پیش شاه باشد اسب رد
  • Şu halde ata terbiye ver, kötü huyunu terk ettir. Yoksa padişah onu kabul etmez.
  • چشم اسب از چشم شه رهبر بود ** چشم او بی‏چشم شه مضطر بود
  • Atın gözüne yol gösteren, padişahın gözüdür. Padişahın gözü olmadıkça at, bir şey göremez.
  • چشم اسبان جز گیاه و جز چرا ** هر کجا خوانی بگوید نه چرا
  • Atların gözleri, ottan, otlaktan başka bir yerde değildir. Onları buralardan başka nereye çağırsan “ gelmem, niye geleyim” derler.