-
این چنین تلبیس با بابات کرد ** آدمی را این سیه رخ مات کرد
- Bu kara yüzlü, babana da bu şeytanlığı yaptı. Âdem’i de mat etti.
-
بر سر شطرنج چست است این غراب ** تو مبین بازی به چشم نیم خواب 130
- Bu kuzgun, satranç başın da çeviktir. Yarı uykulu gözle kuzgunu doğan görme!
-
ز آن که فرزین بندها داند بسی ** که بگیرد در گلویت چون خسی
- Çünkü o kadar çok oyunlar bilir ki boğazında bir çöp gibi kalakalır.
-
در گلو ماند خس او سالها ** چیست آن خس مهر جاه و مالها
- Onun çöpü boğazlarda durur. O çöp nedir? Mevki ve mal sevdası.
-
مال خس باشد چو هست ای بیثبات ** در گلویت مانع آب حیات
- Ey kararsız kişi, mal çöpten ibarettir. Ama boğazındaysa Abıhayatı içirmez.
-
گر برد مالت عدوی پر فنی ** ره زنی را برده باشد ره زنی
- Malını, düzenbaz bir düşman çalacak olsa bir yol keseni, başka bir yol kesen dolandırmış demektir.
-
دزدیدن مارگیر ماری را از مارگیری دیگر
- Bir yılancının başka bir yılancıdan yılan çalması
-
دزدکی از مارگیری مار برد ** ز ابلهی آن را غنیمت میشمرد 135
- Bir hırsızcağız, bir yılan oynatıcısının yılanını çaldı. Aptallığından onu ganimet saymaktaydı.
-
وارهید آن مارگیر از زخم مار ** مار کشت آن دزد او را زار زار
- Yılancı, yılanın zehirlemesinden kurtuldu. Yılan da hırsızını ağlatıp inleterek öldürdü.
-
مارگیرش دید پس بشناختش ** گفت از جان مار من پرداختش
- Yılancı, o ölü adamı görüp tanıdı, “Onu benim yılanım öldürdü, canından etti.
-
در دعا میخواستی جانم از او ** کش بیابم مار بستانم از او
- Hırsızı bulayım da yılanımı ondan alayım diye dua edip duruyordum, gönlüm yılanımı bulmayı istiyordu.