-
سوی حسی رو که نورش راکب است ** حس را آن نور نیکو صاحب است
- Nuru, binici olan duyguya doğrul. O onur, duyguya ne güzel bir sahiptir.
-
نور حس را نور حق تزیین بود ** معنی نور علی نور این بود
- His nurunu bezeyen, Allah nurudur. Bu suretle “Nur üstüne nur” ayetinin manası zuhur eder.
-
نور حسی میکشد سوی ثری ** نور حقش میبرد سوی علی
- His nuru adamı yere çeker, Hak nuru Kevser ırmağına götürür.
-
ز انکه محسوسات دونتر عالمی است ** نور حق دریا و حس چون شبنمی است 1295
- Çünkü duygularla idrak edilen âlem, çok aşağılık bir âlemdir. Allah nuru bir denizdir, duygu ise bir çiğ tanesi gibi.
-
لیک پیدا نیست آن راکب بر او ** جز به آثار و به گفتار نکو
- Fakat duyguya binmiş olan meydanda değildir, iyi eserlerinden, güzel sözlerinden başka bir şey görünmez.
-
نور حسی کاو غلیظ است و گران ** هست پنهان در سواد دیدهگان
- Duyguya mensup olan nur bile, kesif ve cismani olmakla beraber gözlerin karasında gizlidir.
-
چون که نور حس نمیبینی ز چشم ** چون ببینی نور آن دینی ز چشم
- Öfkenden sen duygu nurunu bile görmüyorsun, dine mensup nuru nasıl görürsün?
-
نور حس با این غلیظی مختفی است ** چون خفی نبود ضیایی کان صفی است
- Duygu nuru, bu kadar kesafetiyle beraber gizli olursa ap-arı olan bir ışık nasıl olur da gizli olmaz?
-
این جهان چون خس به دست باد غیب ** عاجزی پیش گرفت و داد غیب 1300
- Bu cihan, gayp rüzgârının elinde bir saman çöpüne benzer, tamamıyla âcizdir. Gayp âleminin dileği,
-
گه بلندش میکند گاهیش پست ** گه درستش میکند گاهی شکست
- Onu gâh yüceltir, gâh alçaltır. Gâh doğrultur, gâh kırar.