-
لیک پیدا نیست آن راکب بر او ** جز به آثار و به گفتار نکو
- Fakat duyguya binmiş olan meydanda değildir, iyi eserlerinden, güzel sözlerinden başka bir şey görünmez.
-
نور حسی کاو غلیظ است و گران ** هست پنهان در سواد دیدهگان
- Duyguya mensup olan nur bile, kesif ve cismani olmakla beraber gözlerin karasında gizlidir.
-
چون که نور حس نمیبینی ز چشم ** چون ببینی نور آن دینی ز چشم
- Öfkenden sen duygu nurunu bile görmüyorsun, dine mensup nuru nasıl görürsün?
-
نور حس با این غلیظی مختفی است ** چون خفی نبود ضیایی کان صفی است
- Duygu nuru, bu kadar kesafetiyle beraber gizli olursa ap-arı olan bir ışık nasıl olur da gizli olmaz?
-
این جهان چون خس به دست باد غیب ** عاجزی پیش گرفت و داد غیب 1300
- Bu cihan, gayp rüzgârının elinde bir saman çöpüne benzer, tamamıyla âcizdir. Gayp âleminin dileği,
-
گه بلندش میکند گاهیش پست ** گه درستش میکند گاهی شکست
- Onu gâh yüceltir, gâh alçaltır. Gâh doğrultur, gâh kırar.
-
گه یمینش میبرد گاهی یسار ** گه گلستانش کند گاهیش خار
- Gâh sağa götürür, gâh sola… Gâh gül bahçesi haline kor, gâh diken haline.
-
دست پنهان و قلم بین خط گزار ** اسب در جولان و ناپیدا سوار
- El gizlidir, yazı yazan kalemi gör. At oynayıp seğirtmekte, binici meydanda değil.
-
تیر پران بین و ناپیدا کمان ** جانها پیدا و پنهان جان جان
- Fırlayıp giden oka bak, yay gizli. Canlar meydanda da canların canı görünmüyor.
-
تیر را مشکن که این تیر شهی است ** تیر پرتابی ز شصت آگهی است 1305
- Oku kırma. O padişah okudur. Yaydan çıkan ok değildir, her şeyi bilenin şastından atılmıştır.