-
ز انکه مخلص در خطر باشد ز دام ** تا ز خود خالص نگردد او تمام
- Onun içindir ki ihlâs sahibi, varlığından tamamıyla halâs olmadıkça tuzağa düşmek tehlikesindedir.
-
ز انکه در راهست و ره زن بیحد است ** آن رهد کاو در امان ایزد است
- Çünkü yoldadır, yol kesicilerse sayısız. Ancak Allah amanında olan kurtulur.
-
آینهی خالص نگشت او مخلص است ** مرغ را نگرفته است او مقنص است 1315
- Aynası tamamıyla arınmayan, henüz ihlâs sahibidir. Kuş tutmayan henüz avla meşguldür.
-
چون که مخلص گشت مخلص باز رست ** در مقام امن رفت و برد دست
- Fakat ihlâs sahibini Allah ihlâs makamına ulaştırırsa ihlâs sahibi kurtulur, emniyet makamına varır.
-
هیچ آیینه دگر آهن نشد ** هیچ نانی گندم خرمن نشد
- Hiçbir ayna yoktur ki ayna olduktan sonra tekrar demir haline gelsin. Hiçbir ekmek yoktur ki tekrar harmandaki buğday şekline dönsün.
-
هیچ انگوری دگر غوره نشد ** هیچ میوهی پخته با کوره نشد
- Hiçbir üzüm tekrar dönüp koruk olmaz. Hiçbir olmuş meyve tekrar turfanda haline gelmez.
-
پخته گرد و از تغیر دور شو ** رو چو برهان محقق نور شو
- Piş, ol da bozulmadan kurtul. Yürü, Burhan-ı Muhakkık gibi nur ol.
-
چون ز خود رستی همه برهان شدی ** چون که بنده نیست شد سلطان شدی 1320
- Kendinden kurtuldun mu tamamıyla Burhan olursun. Kul yok oldu mu sultan kesilirsin.
-
ور عیان خواهی صلاح دین نمود ** دیدهها را کرد بینا و گشود
- Bunu apaçık görmek istersen Salâhaddin gösterdi, gözleri görür bir hale getirdi, açtı.
-
فقر را از چشم و از سیمای او ** دید هر چشمی که دارد نور هو
- Allah nuruna sahip olan her göz, fakrı onun gözünden dersler verir.