-
شد ز رنگ و طبع آتش محتشم ** گوید او من آتشم من آتشم 1350
- Ateşin rengiyle, ateşin tabiatıyla ululanmıştır da der ki: “ Ben ateşim, ben ateş!
-
آتشم من گر ترا شک است و ظن ** آزمون کن دست را بر من بزن
- Sen şüpheye düşsen de ben ateşim, istersen bir tecrübe et, elini sür.
-
آتشم من بر تو گر شد مشتبه ** روی خود بر روی من یک دم بنه
- Ben ateşim, eğer şüphe ediyorsan bir an olsun yüzünü bana koy! ”
-
آدمی چون نور گیرد از خدا ** هست مسجود ملایک ز اجتبا
- Âdemoğlu, Allah’tan nurlanırsa seçilir de meleklerin mescudu olur.
-
نیز مسجود کسی کاو چون ملک ** رسته باشد جانش از طغیان و شک
- Canı melek gibi azgınlıktan ve şüpheden kurtulan kişi de âlemde secde eder.
-
آتش چه آهن چه لب ببند ** ریش تشبیه مشبه را مخند 1355
- Ateş nedir, demir nedir? Dudağını yum. Bu benzetişte bulunanla alay etme.
-
پای در دریا منه کم گوی از آن ** بر لب دریا خمش کن لب گزان
- Ayağını denize pek basma, denizden çok bahsetme… Dudağını ısırarak susup kıyısında dur!
-
گر چه صد چون من ندارد تاب بحر ** لیک مینشکیبم از غرقاب بحر
- Benim gibi yüzlercesi bile denize tahammül edemezler. Fakat yine de denizde boğulmaktan korkmuyor, ona dalmadan duramıyorum.
-
جان و عقل من فدای بحر باد ** خونبهای عقل و جان این بحر داد
- Canım da denize feda olsun, aklım da. Canın da kan diyetini bu deniz vermekte, aklın da.
-
تا که پایم میرود رانم در او ** چون نماند پا چو بطانم در او
- Ayağım oldukça denizde yürürüm, ayağım kalmazsa yine su kuşları gibi denize dalarım.