یک سواره میرود شاه عظیم ** در کف طفلان چنین در یتیم
Bir tek ulu padişah, tek başına atına binmiş, gitmekte. Ardına düşen, ona uyan yok. Böyle bir eşi bulunmaz inci, çocukların eline düşmüş. Kadrini bilen anlayan yok.
در چه دریا نهان در قطرهای ** آفتابی مخفی اندر ذرهای1395
İnci de nedir ki? Bir katrada gizlenmiş bir deniz.. bir zerreye sığmış güneş!
آفتابی خویش را ذره نمود ** و اندک اندک روی خود را بر گشود
Öyle bir güneş ki kendisini zerre gösterdi de yavaş, yavaş yüzünü açtı.
جملهی ذرات در وی محو شد ** عالم از وی مست گشت و صحو شد
Bütün zerreler, onda yok oldu. Âlem, onun yüzünden sarhoş oldu, onun yüzünden kendisine geldi.
چون قلم در دست غداری بود ** بیگمان منصور بر داری بود
Fakat kalem, bir gaddarın elinde oldu mu şüphe yok, Mansur, dâra çekilir.
چون سفیهان راست این کار و کیا ** لازم آمد یقتلون الأنبیاء
Bu hüküm, bu hükümet, kötü kişilerin elinde oldukça elbette peygamberleri öldürmek lâzım.
انبیا را گفته قومی راه گم ** از سفه إنا تطیرنا بکم1400
Yol azıtmış kavim, aptallıklarından peygamberlere “ Biz, sizi şom bilmekteyiz. Bize sizin yüzünüzden kötülük geliyor” dedi.
جهل ترسا بین امان انگیخته ** ز آن خداوندی که گشت آویخته
Hıristiyanların cehaletine bak ki asılan bir Allahtan medet ummaktadır.
چون به قول اوست مصلوب جهود ** پس مر او را امن کی تاند نمود
Çünkü onlarca İsa’yı Yahudiler asmıştır. Peki, iş böyleyse ona kim imdat etsin?
چون دل آن شاه ز ایشان خون بود ** عصمت و أنت فیهم چون بود
O padişahın yüreği, onların yüzünden kan olunca “ Sen, onların içinde oldukça Allah onlara azap göndermez” hükmü nasıl olur da sürüp gider?