-
گفت ای همراه آن نام سنی ** که بدان تو مرده را زنده کنی
- Yoldaş, ölüleri diriltmek için okuduğun o yüce adı,
-
مر مرا آموز تا احسان کنم ** استخوانها را بدان با جان کنم
- Bana da mutlaka öğret de bir iyilikte bulunayım, o adı okuyup kemiklere can vereyim” dedi.
-
گفت خامش کن که آن کار تو نیست ** لایق انفاس و گفتار تو نیست
- İsa dedi ki: ”Sus! Bu senin işin değil. Senin nefeslerinin, senin sözünün harcı değil!
-
کان نفس خواهد ز باران پاکتر ** وز فرشته در روش دراکتر 145
- Nefesin yağmurlardan daha arı, duru olması, o nefes sahiplerinin meleklerden daha idrakli bulunması lâzımdır.
-
عمرها بایست تا دم پاک شد ** تا امین مخزن افلاک شد
- Âdem, ömürlerce yandı, yakıldı da arındı; felekler hazinesine emin oldu.
-
خود گرفتی این عصا در دست راست ** دست را دستان موسی از کجاست
- Sen de sağ eline bir sopa aldın ama senin elin nerede, Musa’nın eli nerede,”
-
گفت اگر من نیستم اسرار خوان ** هم تو بر خوان نام را بر استخوان
- O ahmak, ”Benim sırlara kabiliyetim yoksa o adı bu kemiklere sen oku!” dedi.
-
گفت عیسی یا رب این اسرار چیست ** میل این ابله در این بیگار چیست
- İsa dedi ki: “Yarabbi, bunlar ne sırlardır? Bu ahmağın bu mücadeleye girişmesi nedendir?
-
چون غم خود نیست این بیمار را ** چون غم جان نیست این مردار را 150
- Bu hasta, nasıl oluyor da kendi derdiyle uğraşmıyor? Bu murdar herif neye kendi canının derdine düşmüyor?
-
مردهی خود را رها کرده ست او ** مردهی بیگانه را جوید رفو
- Kendi ölüsünü bıraktı da yabancı ölüyü diriltmeye kalkıştı!”