English    Türkçe    فارسی   

2
1426-1435

  • هر زمان در سینه نوعی سر کند ** گاه دیو و گه ملک گه دام و دد
  • Kalpte her an bir çeşit şey baş gösterir. İnsan bazen şeytanlaşır, bazen melekleşir. Bazen tuzak kesilir, bazen yırtıcı hayvan!
  • ز آن عجب بیشه که شیر آگه است ** تا به دام سینه‏ها پنهان ره است‏
  • Aslanların bildiği o acayip ormandan, gönüller tuzağına gizli bir yolu bulunan o meşelikten,
  • دزدیی کن از درون مرجان جان ** ای کم از سگ از درون عارفان‏
  • İçten içe hırsızlık et, can mercanını çal! Ey köpekten aşağı, ariflerin gönüllerinden o mercanı elde et.
  • چون که دزدی باری آن در لطیف ** چون که حامل می‏شوی باری شریف‏
  • Mademki hırsızlık ediyorsun, bari lâtif inciyi çal! Mademki hamallık ediyorsun, bari yüce bir yük yüklen!
  • فهم کردن مریدان که ذو النون دیوانه نشده است قاصد کرده است‏
  • Müritlerin, Zünnun’un deli olmayıp mahsustan öyle göründüğünü anlamaları
  • دوستان در قصه‏ی ذو النون شدند ** سوی زندان و در آن رایی زدند 1430
  • Dostlar Zünnun’un bu işinde düşünceye daldılar, zindana gittiler, bu hal hususunda konuşup fikirlerini söylemeye başladılar:
  • کاین مگر قاصد کند یا حکمتی است ** او در این دین قبله‏ای و آیتی است‏
  • Dediler ki: “Bunu herhalde kasten yapıyor. Bunda bir hikmet var. O bu dinle bir kıbledir, bir delildir.
  • دور دور از عقل چون دریای او ** تا جنون باشد سفه فرمای او
  • Ona delilik hükmetsin, o çaldırsın. İmkân mı var? Böyle bir şey onun deniz gibi hudutsuz aklından ne kadar uzak!
  • حاش لله از کمال جاه او ** کابر بیماری بپوشد ماه او
  • Haşa delilik bulutu, onun ayını örtsün. Böyle bir şey onun ulu makamının kemalinden değildir.
  • او ز شر عامه اندر خانه شد ** او ز ننگ عاقلان دیوانه شد
  • O halkın şerrinden bir bucağa sindi. Akıllılardan utandı da divane oldu.
  • او ز عار عقل کند تن پرست ** قاصدا رفته ست و دیوانه شده ست‏ 1435
  • Tane tapan sersem akıldan usanmış da bu yüzden mahsus kendisini deli göstermiştir.”