-
چونی ای دریای عقل ذو فنون ** این چه بهتان است بر عقلت جنون
- Nasılsın ey hünerli, marifetli akıl denizi? Akıllı olduğun halde niye kendini deli gösteriyorsun, bu ne bühtan?
-
دود گلخن کی رسد در آفتاب ** چون شود عنقا شکسته از غراب 1450
- Güneşe külhanın dumanı erişir mi? Anka, kargaya zebun olur mu?
-
وامگیر از ما بیان کن این سخن ** ما محبانیم با ما این مکن
- Bizden çekinme, şunu anlat. Biz seni sevenleriz. Bize bu işi etme.
-
مر محبان را نشاید دور کرد ** یا به رو پوش و دغل مغرور کرد
- Sevenleri, kendinden uzaklaştırmak yaraşmaz. Onlardan işi gizlemek onları hileyle aldatmak doğru değildir.
-
راز را اندر میان آور شها ** رو مکن در ابر پنهانی مها
- Padişahım, sırrı açığa vur. Ey ay yüzlü, yüzünü bulutla gizleme.
-
ما محب و صادق و دل خستهایم ** در دو عالم دل به تو در بستهایم
- Biz seni seviyoruz, sana sadığız, âşığız. İki âlemde de gönlümüzü sana verdik” dediler.
-
فحش آغازید و دشنام از گزاف ** گفت او دیوانگانه زی و قاف 1455
- Zünnun, sövüp saymaya başladı, delicesine saçma sapan sözler söyledi.
-
بر جهید و سنگ پران کرد و چوب ** جملگی بگریختند از بیم کوب
- Sıçrayıp onlara taş topaç yağdırmaya, sopa sallayıp fırlatmaya koyuldu. Hepsi yaralanıp ezilmek korkusundan kaçtılar.
-
قهقهه خندید و جنبانید سر ** گفت باد ریش این یاران نگر
- Zünnun, kahkahayla gülüp başını salladı. Dedi ki: “ Şu dostların heva ve hevesine bak.
-
دوستان بین، کو نشان دوستان ** دوستان را رنج باشد همچو جان
- Dostlara bak! Hani dost olanların nişanesi? Dostlara zahmet can gibi sevimlidir.