-
آید از خواجه ره افکندگی ** ناید از بنده بغیر بندگی
- Efendi kulluk edebilir. Fakat kuldan kulluktan başka bir şey zuhur edemez ki.
-
پس از آن عالم بدین عالم چنان ** تعبیتها هست بر عکس این بدان 1495
- Şunu bil ki o âlemden bu âleme böyle tersine akseden nice şeyler vardır.
-
خواجهی لقمان از این حال نهان ** بود واقف دیده بود از وی نشان
- Lokman’ın efendisi bu gizli hali biliyordu, ondan bir nişane görmüştü.
-
راز میدانست و خوش میراند خر ** از برای مصلحت آن راهبر
- Sırrı bildiği için o yol gösterici, iş başarmak için eşeğini güzelce sürmekteydi.
-
مر و را آزاد کردی از نخست ** لیک خشنودی لقمان را بجست
- Lokman’ı daha önceden azat ederdi ama hoşnutluğunu diliyordu.
-
ز انکه لقمان را مراد این بود تا ** کس نداند سر آن شیر و فتی
- Çünkü Lokman’ın muradı buydu. O aslan, o yiğit, istiyordu ki kimse sırrına ermesin.
-
چه عجب گر سر ز بد پنهان کنی ** این عجب که سر ز خود پنهان کنی 1500
- Sırrını kötülerden gizlemen, şaşılacak bir şey değil; şaşılacak şey kendinden de saklaman, kendinden de gizlemendir.
-
کار پنهان کن تو از چشمان خود ** تا بود کارت سلیم از چشم بد
- Fakat sen, işini gözünden bile gizle de işine kötü göz değmesin.
-
خویش را تسلیم کن بر دام مزد ** و انگه از خود بیز خود چیزی بدزد
- Kendini ücret tuzağına teslim et de sonra kendinden, kendiliğin olmaksızın bir şey çal.
-
میدهند افیون به مرد زخممند ** تا که پیکان از تنش بیرون کنند
- Yaralıya, vücudundan temreni çıkarabilmek için afyon verir, uyuturlar.