English    Türkçe    فارسی   

2
1516-1525

  • از خوشی که خورد داد او را دوم ** تا رسید آن گرچها تا هفدهم‏
  • Hem de öyle lezzetle yedi ki Lokman’ın efendisi, ikinci dilimi de kesip sundu. Böyle, böyle karpuzu tekmil yedi;
  • ماند گرچی گفت این را من خورم ** تا چه شیرین خربزه ست این بنگرم‏
  • Yalnız bir dilim kaldı. Efendisi “ Bunu da ben yiyeyim; bir göreyim, bakayım, nasıl şey, herhalde tatlı bir karpuz” dedi.
  • او چنین خوش می‏خورد کز ذوق او ** طبعها شد مشتهی و لقمه جو
  • Çünkü Lokman, öyle lezzetle, öyle zevkle, öyle iştahlı, iştahlı yiyordu ki görenlerin de iştahı geliyordu.
  • چون بخورد از تلخیش آتش فروخت ** هم زبان کرد آبله هم حلق سوخت‏
  • Efendisi, o dilimi yer yemez karpuzun acılığından ağzını bir ateştir sardı, dili uçukladı, boğazı yandı.
  • ساعتی بی‏خود شد از تلخی آن ** بعد از آن گفتش که ای جان و جهان‏ 1520
  • Bir eyyam acılığından âdeta kendisini kaybetti. Sonra “A benim canım, efendim,
  • نوش چون کردی تو چندین زهر را ** لطف چون انگاشتی این قهر را
  • Böyle bir zehri nasıl oldu da tatlı, tatlı yedin, böyle bir kahrı nasıl oldu da lütuf saydın?
  • این چه صبر است این صبوری از چه روست ** یا مگر پیش تو این جانت عدوست‏
  • Bu ne sabır? Neden böyle sabrettin? Sanki canına kastın var?
  • چون نیاوردی به حیلت حجتی ** که مرا عذری است بس کن ساعتی‏
  • Niye bir şey söylemedin, niye biraz sabret şimdi yiyemem demedin?” dedi.
  • گفت من از دست نعمت بخش تو ** خورده‏ام چندان که از شرمم دو تو
  • Lokman dedi ki: “ Senin nimetler bağışlayan elinden o kadar rızıklandım ki utancımdan âdeta iki kat olmuşumdur.
  • شرمم آمد که یکی تلخ از کفت ** من ننوشم ای تو صاحب معرفت‏ 1525
  • Elinle sunduğun bir şeye; ey marifet sahibi; bu acıdır demeğe utandım.