-
از محبت دردها صافی شود ** از محبت دردها شافی شود 1530
- Sevgiden tortulu, bulanık sular, arı duru bir hale gelir, sevgiden dertler şifa bulur.
-
از محبت مرده زنده میکنند ** از محبت شاه بنده میکنند
- Sevgiden ölü dirilir, sevgiden padişahlar kul olur.
-
این محبت هم نتیجهی دانش است ** کی گزافه بر چنین تختی نشست
- Bu sevgi de bilgi neticesidir. Saçma sapan şeylere kapılan kişi nasıl olur da böyle bir tahta oturur ki?
-
دانش ناقص کجا این عشق زاد ** عشق زاید ناقص اما بر جماد
- Noksan bilgi nerden aşkı doğuracak? Noksan bilgi de bir aşk doğurur ama o aşk, cansız şeylerdir.
-
بر جمادی رنگ مطلوبی چو دید ** از صفیری بانگ محبوبی شنید
- Noksan bilgi sahibi, cansız bir şey de dilediği şeyin rengini görünce âdeta bir ıslıktan sevgilinin sesini duymuş gibi olur.
-
دانش ناقص نداند فرق را ** لاجرم خورشید داند برق را 1535
- Noksan bilgi, fark ve temyize malik değildir. Nihayet şimşeği güneş sanır.
-
چون که ملعون خواند ناقص را رسول ** بود در تاویل نقصان عقول
- Bu yüzden peygamber, noksanı olan kişiye melun dedi. Fakat bu noksan, tevil de akıl noksanıdır.
-
ز انکه ناقص تن بود مرحوم رحم ** نیست بر مرحوم لایق لعن و زخم
- Teninde noksan bulunan acınır, acınan kişiye lânet etmek böyle bir adamı yaralamaksa hiç de yaraşır bir şey değil.
-
نقص عقل است آن که بد رنجوری است ** موجب لعنت سزای دوری است
- Kötü hastalık, lânet edilmesi icap eden, uzaklığa lâyık olan illet, akıl noksanıdır.
-
ز انکه تکمیل خردها دور نیست ** لیک تکمیل بدن مقدور نیست
- Zira noksan akılları tamamlamak, yani akıllanmak mümkündür, fakat bedendeki noksanı tamamlamaya imkân yok.