-
تا که خوفت زاید از ذات الشمال ** لذت ذات الیمین یرجی الرجال
- Bu suretle de Eshabı Şimalden olmaktan korkar durur, erler gibi de Eshabı Yemin’in lezzetini umarsın.
-
تا دو پر باشی که مرغ یک پره ** عاجز آید از پریدن ای سره
- Bir yandan korkuya, bir yandan ümide düştün mü iki kanadın olur. Bir kanatlı kuş kat’iyen uçamaz, âcizdir.
-
یا رها کن تا نیایم در کلام ** یا بده دستور تا گویم تمام 1555
- Ya beni bırak, hiç söylemeyeyim yahut da izin ver tamamıyla söyleyeyim.
-
ور نه این خواهی نه آن فرمان تراست ** کس چه داند مر ترا مقصد کجاست
- Yoksa ne bunu istiyor, ne onu istiyorsan yine ferman senin. Kim ne bilir ki maksadın ne, muradın nerede?
-
جان ابراهیم باید تا به نور ** بیند اندر نار فردوس و قصور
- Can, İbrahim canı olmalı ki nuruyla ateş içinde cennetler, köşkler görsün.
-
پایه پایه بر رود بر ماه و خور ** تا نماند همچو حلقه بند در
- Derece, derece aya, güneşe kadar yücelsin; halka gibi kapıya kalmasın.
-
چون خلیل از آسمان هفتمین ** بگذرد که لا أحب الآفلین
- Halil gibi yedinci kat gökten de geçsin. Çünkü ben batanları, geçenleri sevmem.
-
این جهان تن غلط انداز شد ** جز مر آن را کاو ز شهوت باز شد 1560
- Bu ten âlemi, şehvetten kurtulan kişiden başkasını yanılta gelmiştir, yanılta gider.
-
تتمهی حسد آن حشم بر آن غلام خاص
- Padişah adamlarının o has köleye haset edişlerine dair olan hikâyenin sonu
-
قصهی شاه و امیران و حسد ** بر غلام خاص و سلطان خرد
- Padişah beylerinin hikâyesi, o ebedî sultan kölelerinin has köleye hasetleri,
-
دور ماند از جر جرار کلام ** باز باید گشت و کرد آن را تمام
- Söz, sözü aça, aça hayli geri kaldı. Yine o hikâyeye başlamak, onu tamamlamak gerek.