-
مکر میسازند قومی حیلهمند ** تا که شه را در فقاعی در کنند 1575
- Hileciler, hile düzüp koşuyorlar, padişahı çömleğe sokmak istiyorlardı.
-
پادشاهی بس عظیمی بیکران ** در فقاعی کی بگنجد ای خران
- O kadar büyük bir padişah, a eşekler, nasıl bir çömleğe sığar?
-
از برای شاه دامی دوختند ** آخر این تدبیر از او آموختند
- Padişah için bir tuzak ördüler ama nihayet bu hileyi de ondan öğrendiler.
-
نحس شاگردی که با استاد خویش ** همسری آغازد و آید به پیش
- Ne kötü talebedir o talebe ki hocasıyla baş koşar, onunla kendisini bir görür.
-
با کدام استاد استاد جهان ** پیش او یکسان و هویدا و نهان
- Hem de hangi hocayla? Huzurunda gizli, aşikâr bir olan cihan hocasıyla.
-
چشم او ینظر بنور الله شده ** پردههای جهل را خارق بده 1580
- Onun gözü, Allah nuruyla bakmakta, bilgisizlik perdelerini yırtıp yakmaktadır.
-
از دل سوراخ چون کهنه گلیم ** پردهای بندد به پیش آن حکیم
- O talebe, eski kilim gibi paramparça, delik deşik olmuş gönülleri bir perde yapıp o hâkimin önüne gerer.
-
پرده میخندد بر او با صد دهان ** هر دهانی گشته اشکافی بر آن
- Hâlbuki o perde bile yüzlerce ağzıyla ona gülüp durur. Her ağzı hocaya bir delik olmuştur. ( deliklerden talebenin gönlünü seyreder durur.)
-
گوید آن استاد مر شاگرد را ** ای کم از سگ نیستت با من وفا
- Hoca, talebeye der ki; “ Ey köpekten de aşağı olan, bana hiç mi vefan yok?
-
خود مرا استا مگیر آهن گسل ** همچو خود شاگرد گیر و کوردل
- Haydi, beni kuvvetli, müşküller halledici bir hoca farz etme, tut ki senin gibi bir talebeyim, senin gibi gönül gözüm kör.