English    Türkçe    فارسی   

2
1598-1607

  • آن عطارد را ورقها جان ماست ** آن سپیدی و آن سیه میزان ماست‏
  • O Utarit’in sayfaları, bizim canımızdır; o sayfalardaki beyazlık, karalık, bizim mizanımız.
  • باز منشوری نویسد سرخ و سبز ** تا رهند ارواح از سودا و عجز
  • Sonra ruhları; sevdadan, acizlikten kurtarsın diye tekrar kırmızı ve yeşil bir ferman yazar.
  • سرخ و سبز افتاد نسخ نو بهار ** چون خط قوس و قزح در اعتبار 1600
  • Hulâsa ilkbaharın yazıp çizdiği şeyler de kavsikuzah gibi kırmızı ve yeşil sayılır”.
  • عکس تعظیم پیغام سلیمان علیه السلام در دل بلقیس از صورت حقیر هدهد
  • Hüthüdün küçücük vücudunu görünce,Belkıs’ın kalben Süleymen Âleyhisselâm’dangelen haberi ulu bulması
  • رحمت صد تو بر آن بلقیس باد ** که خدایش عقل صد مرده بداد
  • Belkıs’a yüzlerce rahmet olsun. Tanrı, ona yüzlerce erkeğin aklını vermişti.
  • هدهدی نامه بیاورد و نشان ** از سلیمان چند حرفی با بیان‏
  • Bir hüthüt kuşu, Süleyman’dan birkaç satırdan ibaret bir mektup getirdi.
  • خواند او آن نکتهای با شمول ** با حقارت ننگرید اندر رسول‏
  • Belkıs okudu. Elçinin getirdiği o şümullü nükteleri hor görmedi.
  • جسم هدهد دید و جان عنقاش دید ** حس چو کفی دید و دل دریاش دید
  • Gözü, hüthütü gördü, gönlü onun Anka olduğunu anladı. Duygusu onu bir köpekten ibaret gördü, gönlüyse bir derya.
  • عقل با حس زین طلسمات دو رنگ ** چون محمد با ابو جهلان به جنگ‏ 1605
  • Akıl, bu iki renkli tılsımlar yüzünden Muhammet’le, Ebucehil’lerin savaştığı gibi duygu ile savaşır durur.
  • کافران دیدند احمد را بشر ** چون ندیدند از وی انشق القمر
  • Kâfirler, Ahmet’i beşer gördüler. Çünkü onun ayı böldüğünü görmemişlerdi.
  • خاک زن در دیده‏ی حس بین خویش ** دیده‏ی حس دشمن عقل است و کیش‏
  • Hisse ait gözüne toprak serp. His gözü, akla da düşmandır, dine de.