-
چند گاهش گام آهو در خور است ** بعد از آن خود ناف آهو رهبر است
- Bir müddet ceylanın ayak izleri işe yarar. Ondan sonra ise esasen ahudaki misk kokusu, yolu gösterir.
-
چون که شکر گام کرد و ره برید ** لاجرم ز آن گام در کامی رسید
- Bu izlere, bu izlemeye şükreder de yol alırsa nihayet o adım atma o yol alma yüzünden muradına ulaşır.
-
رفتن یک منزلی بر بوی ناف ** بهتر از صد منزل گام و طواف
- Misk kokusunu duyup bir konak yol almak, iz izleyerek yüz konaklık yol almadan, yüz konaklık yolu dönüp dolaşmadan daha iyidir.
-
آن دلی کاو مطلع مهتابهاست ** بهر عارف فتحت ابوابهاست 165
- Ay ışıkların doğusu olan gönül yok mu? O gönül, ariflere “kapıları açılmıştır” sırrıdır.
-
با تو دیوار است و با ایشان در است ** با تو سنگ و با عزیزان گوهر است
- Sana duvardır ama onlara kapı. Sana taştır ama azizlere inci!
-
آن چه تو در آینه بینی عیان ** پیر اندر خشت بیند بیش از آن
- Senin aynada açıkça gördüğünü pir, hem de daha önce bir kerpiç parçasında görür.
-
پیر ایشاناند کاین عالم نبود ** جان ایشان بود در دریای جود
- Pir olanlar o kişilerdir ki bu âlem yokken onların canları, kerem denizinde vardı.
-
پیش از این تن عمرها بگذاشتند ** پیشتر از کشت بر برداشتند
- Bu tene düşmeden önce nice ömürler geçirdiler, ekmeden önce meyveler devşirdiler!
-
پیشتر از نقش جان پذرفتهاند ** پیشتر از بحر درها سفتهاند 170
- Nakıştan, suretten evvel canlandılar, deniz yarılmadan inciler deldiler!
-
مشورت میرفت در ایجاد خلق ** جانشان در بحر قدرت تا به حلق
- Allah, âlemi ve Âdemi yaratma hususunda meleklerle müşavere ederken onların canları, boğazlarına kadar kudret denizine dalmış bulunuyordu.