-
گر هوا و نار را سفلی کند ** تیرگی و دردی و ثقلی کند 1620
- Havayı, ateşi aşağılatırsa onları karartır, bulandırır, ağırlaştırır.
-
ور زمین و آب را علوی کند ** راه گردون را بپا مطوی کند
- Yeri ve suyu yüceltirse kâinat yolunu ayaklarıyla arşınlarlar, yürürler.
-
پس یقین شد که تعز من تشاء ** خاکیی را گفت پرها بر گشا
- Gayrı tamamıyla anlaşıldı ki dilediğini yüceltir, toprağa mensup olana “Kanatlarını aç” der.
-
آتشی را گفت رو ابلیس شو ** زیر هفتم خاک با تلبیس شو
- Ateşe mensup olana der ki: “ Yürü, İblis ol, yedinci kat yerin altında şeytanlık et.
-
آدم خاکی برو تو بر سها ** ای بلیس آتشی رو تا ثری
- Ey topraktan yaratılan adam, sen de yürü, Süha yıldızını bile geç. Ateşten yaratılan İblis, sen de yerin dibine git.
-
چار طبع و علت اولی نیام ** در تصرف دایما من باقیام 1625
- Ben dört tabiat ve illet-i şlâ değilim. Her şeyi tasarruf etmede Baki ve Daimîyim.
-
کار من بیعلت است و مستقیم ** هست تقدیرم نه علت ای سقیم
- İşim illetsiz, sebepsiz ve dosdoğrudur. Ey kötü düşünceli; takdirim, sebebe bağlı olamaz.
-
عادت خود را بگردانم به وقت ** این غبار از پیش بنشانم به وقت
- Bir vakit olur, âdetimi değiştirir. Bir vakit olur, bu tozu yatıştırırım.
-
بحر را گویم که هین پر نار شو ** گویم آتش را که رو گلزار شو
- Denize “ Durma, hemencecik ateşlerle dol” derim. Ateşe “ Haydi, gül bahçesi kesil” diye emrederim.
-
کوه را گویم سبک شو همچو پشم ** چرخ را گویم فرو در پیش چشم
- Dağa derim ki: “Pamuk gibi hafifleş!” Göğe derim ki: “Göze baş aşağı görün”