-
آن دلی کاو مطلع مهتابهاست ** بهر عارف فتحت ابوابهاست 165
- Ay ışıkların doğusu olan gönül yok mu? O gönül, ariflere “kapıları açılmıştır” sırrıdır.
-
با تو دیوار است و با ایشان در است ** با تو سنگ و با عزیزان گوهر است
- Sana duvardır ama onlara kapı. Sana taştır ama azizlere inci!
-
آن چه تو در آینه بینی عیان ** پیر اندر خشت بیند بیش از آن
- Senin aynada açıkça gördüğünü pir, hem de daha önce bir kerpiç parçasında görür.
-
پیر ایشاناند کاین عالم نبود ** جان ایشان بود در دریای جود
- Pir olanlar o kişilerdir ki bu âlem yokken onların canları, kerem denizinde vardı.
-
پیش از این تن عمرها بگذاشتند ** پیشتر از کشت بر برداشتند
- Bu tene düşmeden önce nice ömürler geçirdiler, ekmeden önce meyveler devşirdiler!
-
پیشتر از نقش جان پذرفتهاند ** پیشتر از بحر درها سفتهاند 170
- Nakıştan, suretten evvel canlandılar, deniz yarılmadan inciler deldiler!
-
مشورت میرفت در ایجاد خلق ** جانشان در بحر قدرت تا به حلق
- Allah, âlemi ve Âdemi yaratma hususunda meleklerle müşavere ederken onların canları, boğazlarına kadar kudret denizine dalmış bulunuyordu.
-
چون ملایک مانع آن میشدند ** بر ملایک خفیه خنبک میزدند
- Melekler, buna mani olmak istedikleri zaman, gizlice meleklere ıslık çalıyorlar, onlarla alay ediyorlardı.
-
مطلع بر نقش هر که هست شد ** پیش از آن کاین نفس کل پا بست شد
- Bu nefsi Küll’ün ayağı bağlanmadan onlar her yaratılacak şeyin suretini biliyorlardı.
-
پیشتر ز افلاک کیوان دیدهاند ** پیشتر از دانهها نان دیدهاند
- Feleklerden önce Zuhal yıldızını, tanelerden önce Ekmeği görmüşler;